yaşlı teyzelerin bekarlara hadi hadi sıra sende artık demesi, çalan müziklerin hep aynı olması, oynamaktan ya da halaydan nefret etmenize rağmen sürekli birilerinin sizi çekiştirip alana sürüklemesi, herşey kusursuz görünsede hemen hemen hiçbir şeyin planlandığı gibi gitmemesi başlıca nefret sebeplerindendir.
devamlı insanların eğitimsiz oluşundan ve hala belli başlı kabile anlayışlarının, aslında hiçbir geçerliliği olmayan ve insanların birbirlerine sanki ulvi veya ahlaki bir kuralmış gibi dayattığı basmakalıp kurallardan şikayetçi olan ve onları eleştiren babamın bana sarf ettiği bir cümledir:
genel olarak düğünlere karşı negatif değilimdir. hatta davetlisi olduğum her düğüne iştirak eder, çeyrek altınımı takar koçlar gibi giderim. tabi bazı düğünlerde can sıkıcı boyutta hadiseler yaşanmıyor değil. bunlar arasında benim en nefret ettiğim şey kız tarafının çok çoşkulu şekilde oynamasıdır. tamam evladının mürivetini görüyorsun telli duvakli, eğleneceksin ama abartmadan eğleneceksin kardeşim. nihayetinde kızını götürmelerine saatler kalmış. di mi?