kenara oturmuş gelip geçenleri tepeden tırnağa burun kıvırarak süzen aslında hiçbir vasfı olmadığı halde sırf düğününe katıldığı için düğün sahibinin sahteden güler yüz gösterdiği o kendini mükemmel zanneden insancıkların varlığı.
Düğün salonu sanatçılarının içimizi bayan türkülerini dinlemek, halay çekmeyi bilmeyen insanları zorla elinden tutarak halaya sokup, haliyle halayı bozunca da arkadan "halay da çekemiyomuş" diye dedikodu yapan insanlardan nefret ediyorum.
düğünde gözlerimin yaşardığını hatırlarım. düğün sonrası yüzüm asık bir vaziyette sigaralar yakıp efkarlandığım bile oldu. gerçi geçmişte kaldı o günler. fakat olay şöyle: düğün esnasında insanlara bakardım. hepsi eğleniyor, gülüyor, dans ediyor. benim de içimde acayip oynamak isteği var. fakat çekiniyorum, utanıyorum. ulan diyorum şu insanlar kadar olamıyorsun. 7'den 70'e herkes ne kadar rahat, kimsenin kimseden çekindiği yok. hele şu saçma sapan hareketler yapana herife bak. puh sana, onun kadar olamıyorsun... Özgüven eksikliği mi dersiniz, okb mi dersiniz size kalmış. ne kadar absürt olsa da yaşadım ben bunları. değişik hayatlar, değişik bilinç düzeyleri...
Yüksek tonda kulakları sağır eden iğrenç müzikler.
Bu bile yeterli. Ben oraya en mutlu gününüzde kulaklarımı sağır etmeye gelmiyorum. Hoş, gelmiyorum pek zaten.
Oynamayı bilmezsin,beceremezsin ve biri senin oynamani, ortaya kalabalık yapmanı ister.
Kalkmazsın ve oturdugun sandalyeye yapışırsın ama seni sandalyeyle birlikte ortaya fırlatır.
bence artık çok olanı saymak yerine, az olanı, hatta nadir olanı saymanın daha akıllıca olacağından, direkt düğünleri sevme nedenleri başlığına geçsek daha iyi olur dediğim başlıktır. sevme nedenleri, katılma nedenleri açısından güzel yemekler çıkması diyeceğim ama yok o da olmuyor. bekar erkekler için kız beğenmeye gitmek diyeceğim, yok o da pek olmuyor. hem bu durum öz güvensizliğe giriyor bir yerde. neyse sevmeme nedeninin birini söyleyeyim bari. ya bir kere düğün denilen şey, damat ile geline bırakılmıyor ki. sanki oynamaya amaçlanmış tüm davetliler, damat ile geline hadi biraz da siz oynayın bari muamelesi yapıyor artık resmen. bu da bayağı rahatsız edici. hele ki ses ile birlikte.
“... ...ya gerçekten öyle, ya bana öyle geliyor; insanlar eğlenmekten ve neşelenmekten çok, kendilerini eğlendiklerine ve neşelendiklerine inandırmaya çalışıyorlar.
Herkesin oynadığı ve güldüğü böyle yerler, bana tam aksi, ağlama duygusu veriyor. Düğündeki tiplerin hareketleri, bana, bunlara hiçbir şey danışmadan gütme ilhâmını veriyor.”