bugün

sahte olmaları.
anlamsız şarkılarda oynanan anlamsız oyunlar başlıca sebeplerden birisidir.
pek hoslanılmayan yakın bir akrabanın düğününe zaruri şekilde gitmek, nefret etmeye sebeptir.
Bayramların ve düğünlerin sevilmeme sebebi aynıdır bende; aylarca görüşüp telleşmeden yaşayabildiğin akrabaların,eşin dostunla (burdaki eş ve dost tabir icabı tabi) 'mış gibi' görüşme hallerinden nefret etmem...
herkes normal hayatlarından farklı giyinir, orda tavırlar değişir, akrabalar sınav sonuçlarını sorar, arkadaşınız veya yanında durucağınız biri yoksa zaten o düğün iyice zehir olur amma velakin benim gittiğim düğünler bizim köyün düğünleri olduğu için yemek kısmı çok güzeldir.
(bkz: ses bir ki)
(bkz: gelin saçı)
insanlarin tarifsiz bir şekilde el , kol hareketleri yaparak satlerce oynamaları. yua da bir yerden bir yere zıplamaları... ( yöresel belirli figürler bu siteme dahil değildir)
Küçük küçük çocukların salak salak kolbastı oynamaya çalışmaları.

Oynamak istemeyen veya oynamayı bilmeyen kimselerin zorla er meydanına çıkarılmalarından sonra ortaya çıkan felaketi izlerken gülmek.

zerre taze hava alamamak. Terle karışık çorap ve birbirine geçmiş salak parfüm kokusu içinde kaybolmak.

Eşin-dostun-akrabanın el kadar çocuklarının salonda koşuşturmasından dolayı, çocukların size emanet edilmesi.
takı takma töreni sırasında yapılan anonslar. damadın arkadaşından bir miktar para... ki o miktarda 10 lira falan.
kayınvalideden 6 burma bilezik...
sonra müdür beyin yeşil kürkü mü ne o şarkı eşliğinde damat ve gelin in karşılıklı halka içinde oynaması gerer insanı.
sonra kim iyi oynuyor kim oynamıyor diye damat ve gelin arasında oynanan oyun ki juri burda halktır.
en kötüsü insanın kendi düğününde kavga çıkması... en güzel günü berbat eder. üç-beş salağın yaptığı mallık tüm ömür unutulmaz...
özellikle köy düğünlerinde yaşanır bunlar.
artık eski tadı kalmamıştır. Sadece yapılan düğünler elaleme gösteriş para kazanma amacı güdetmektedir. zoraki gülmeler zorla oynanan çiftetelli, kasap havası, halay...vs o yüzden dir ki gidenler için sadece görmek istemediğimiz insanların toplantısına katılmak gibi olur.
damat olmak.
birbirini uzun süredir görmeyen akrabaların birbirlerini ne kadar özledilerini (!) dile getirmeleri ve yapay gülücükler...
kurupasta yanında verilen üzerinde tweety resmi olan meyve suları ve sırf tadına bakabilmek için gidilen ancak bir türlü size ikram edilmeyen pasta. Ha olur da tadına bakabilirseniz tadının da pek güzel olmadığını fark edeceksinizdir. Nefretlik.
etrafta bağıra çağıra koşturan ufaklıklar. zaten müzik yeterince saçma ve gürültülü birde veletlerin bağırışları olayı daha da çekilmez hale getiriyor. düğün yemekli değil ise verilen ucuz ve lezzetsiz yaş/kuru pasta. şık giyinme zorunluluğu ve bunu abartan, bir yarışmaya çeviren insanlar. akrabalar özellikle de sık sık görüşülmeyen/görüşülemeyen akrabalar ile samimi bir havada olma zorunluluğu ve bu zorunlu samimiyetin çok gayri samimi görünmesi. düğün fotoğrafları ve ailede bunları çekmekle yükümlü kişi olmak. müzik gurubunun kendini cumhurbaşkanlığı semfoni orkestrasından ya da dünyaca ünlü bir gurup sanmaları ve kalabalığa karşı o şekilde bir tavır takınmaları.
her gördüğün akrabanın -nedenli nedensiz- şapır şupur seni öpmesi.
(bkz: zurna)
küçük altının 120 lira olmasi olabilir.
Oyun bilmeyenler için o düğünler düğün olmaktan çıkar bir nevi kabus gibidir. iç sesiniz " beni çıkartırlar mı acaba lan" diyerek durur beyninizde. Nefret etmek için tek sebep oyundur bana göre. Gerisi hoşuma gider, zaten sıklıkla göremediğim akrabalarımı düğünlerde veya bayramlarda görürüm bir arada. Toplanılır sohbetler , anılar anlatılır iyidiq hoştur oyun haricinde.
"hadi kalk kız iki oyna" denmesi bile bir daha düğüne gitmemek için geçerli bir sebeptir.
Hiç bir zaman dinleyip dans etmeyeceğin şarkılar da zora ki dansa kalmak. adama çok acı verir ama güler gibi yaparsın.
amanın ninnah ninnah esmerim vay vay, yüksek yükseeek tepeleree ev kurmasınlaaaaar kafi sanırım.
(bkz: halay çeken takım elbiseli ülkücü/#11703844)ler yüzünden.
bütün insanların kendilerini mutlu hissetmek zorunda hissetmeleri yahut öyle görünmeleri ile kendinizin de öyle görünmek zorunda olduğunuzu hissetmek.
sürü psikolojisiyle gelen mantıksız bir heyecan ve sevinç..
hadi kopalım, eğlenelim coşalım, hayatta kaç kez böyle olcak deyip hayatın keyfini böyle saçma bir ana indirgeyip mutlu olan insanlar.
sanki hayatın en büyük mutluluk kaynağı buymuşçasına bir tavırla gelişen sinerji, lakin bunun bazı bünyelere yansıttığı hüzünlü bir his.
sanki hayat lanet birşeymiş ve o an kıtlıktan çımış gibi davranan garip insanlar.
saçma sapan müzikler.
dans etmek zorunda olmak.
ortamın atmosferiyle kızların/oğlanların beraber takılacak, eğlenecek sevgili olacak karşı cins aramaları.
ya bilmiyom ya. sevmiyom lan işte. asosyalim galiba.
oraya sizin oynamaya geldiğinizi sanan kalabalığın hadi bu sefer çıkıyosun oynamaya demeleri.