düğünleri sıradan yapan abartı ve özenti detaylardır. bunlara en güzel örnek gelin ve damadın bilmem kaç katlı olan düğün pastasını doner ya da dondurma bıçağıyla kesip daha sonra birbirlerine yedirmesidir.
deodorant baslığından püskürtülmüş gibi düğünle alakası olmayan surekli kosusturan cocuklar, her biri farklı köşelere konumlanmış 3-5 tane eli çenesinde oturan genc yetişkinimiz, gelinin ve damadın birbirini cekemez koko$ akrabaları, ve son olarakta tabi ayakları yer çekimine karsı gelen "güzel" gelinimiz*
"şimdi de damadın teyze oğullarını piste davet ediyoruz, gelinin dayılarını sahneye bekliyoruz vb. şekilde emirvari durumlarla, insanların isteksizce oynamaya çalışması.
damatlığının ceket kolları parmak eklemlerine kadar uzanan, aman da ne mutluyum diye sırıtan damat, ömür boyu alnından öpüleceğini sanan gelin ve " seneye göreceksiniz gününüzü, gülün bakalım, heh heee" bakışlı davetliler.
çocukları pistten çekmek için mikrofondan zırt bırt yapılan uyarı, çocukların bir anda kaybolup sonra yeniden ortada bitmeleri. ''evet lütfen çocukları pistten çekiyoruz, anneler babalar!'' şeklinde vuku bulur.
gelinin elindeki çiçek demetini arkasına bakmadan kafasının üzerinden geriye doğru atması, ve yakalayanın yeni evlenecek aday olması. tabi bu yabancı düğünlerde olan şekli, bizim ellerde de değişik bir versiyonu mevcuttur, gelinin ya da damadın yakınlarından birisi, bakmadan oraya buraya ateş eder, mermiyi kafasıyla yakalayan düğünden ayrılır.
hiç değişmeyen tek klişe ; bir damat ve bir gelinin neredeyse her düğünde hazır bulunmasıdır. ha son anda klişelere dayalı yaşamak istemeyen bir gelin adayı , belki de sırf bu başlığı boklamak için düğün salonunu terkedebiliyor. e o kadarı da olsun ama dimi lebron .
içerdeki nemli, terli, sıcak havadan bıkmı$, belki bir sigara içerim ya da biraz hava alırım dü$üncesinde, düğün salonunun kapısında 3'erli 5'erli bekle$en $ık insan topluluğu...