Sözlükteki bilirkişi uzmanların açıklık getirmeleri gereken sorunsal.
Domestik hanımla tartışıyoruz şu an.
O diyor geline ait, benim olacak.
Ben diyorum ortak sayılır, ikimize ait.
Sonuçta sadece benim taraftan 15 bilezik işliyor. Domestik’in sülale de kalabalık. Ortada yüklü miktarda altın var.
Uzmanlar bir açıklasın şu durumu, sevdiceğimle anlaşamıyoruz.
Gelinle damat aksini iddia eden kaynana kaynatadır. Nakitleri ver gitsin ama altınlar haktır. Birde kaynana toplama anında odaya girip çıkmak bilmez arkadaşım yaşadı şahit oldum bizzat. Neyse işte. Anlayış azıcık.
türk medeni kanununa göre, "evlilik akdi süresince edinilen mallar ortaktır" takı töreni nikahtan sonra yapıldığına göre, evlilik akdi içerisinde edinilmiş sayılır ve eşit oranda ortaklığa tabidir.
düğün yemekli olacaksa çağırın gelirim, yemekli olmayacaksa gelmem...
takı tuka takmam, yer içer sıçarım...
Düğünde takılan takılar yargıtay içtihadı ile sabit olarak "geline aittir" bunlar geline hediye edilmiş sayılırlar ve boşanma halinde mal paylaşımına konu edilemezler. Altınlar kadının rızası alınarak bozdurulup bir maksatla harcanmış olsa dahi boşanmalarda erkek tarafından bu bedel kadına ödenmek zorundadır. ( yargıtay 3. Hukuk dairesi. Karar no: 2015/17417)
Kime ne takıldıysa o onundur. Geline de damada da kırmızı bir kurdela geçirirler altınlar paralar ona takılır. Damadın tarafı damada gitsin istiyorsa ona cumhuriyet altını, para vs. takar. Hiç mi duymadınız takı töreninde "damadın halasından damada bir cumhuriyeeet!"
Uzman görüşü istenmiş geldim. Alkolik dini yönünü soracak olursanız evlenirken sizin ve ailenizin taktiği bilezikler gelinin mehri sayılır siz dahil kimse dokunamaz. Düğünde takılan altın , para , hediye ortaktir ailenin ihtiyaçlarına kullanılabilir ama kadında kalması daha uygun görünüyor. Zira nicki alkolik olan adama para emanet edilmez.
"Şunu unutmayın, yasal olarak doğru olan bazı şeyler manevi olarak doğru değillerdir."
Abraham Lincoln
Düğünde takılan takılar, çoğunlukla damadın ailesinin önceden başkalarının düğünlerine taktığı biriken altınların geri dönüşüdür. Kimse kimseye bedava altın takmıyor!!
Bu yüzden kesinlikle damadın ve ailesinindir.
Ama malesef feministler buna da el atıp kendi himayelerine aldılar.
Ellerindeki kendi yarattıkları yasal kozları kullanıyorlar.
Ama şöyle bir durum da var. Kıza gönüllü olarak takıldığı için
Ortak kullanımda olmalıdır. Öyle hepsini geline vermek veya hepsini gelinden esirgemek çok büyük mantıksızlık.
takılar gelinin olsun, boşanma durumunda nafakayı kadın alsın, mihir kadına verilsin. oldu canım, başka? sonra evlendikten iki gün sonra altınları alıp kayıplara karışan gelin haberleri izleriz.
Düğünde yapılan bütün masraflar, takılan para ve altınlar için hem gelin tarafı hem damat tarafının istişare yapıp doğru olan neyse ortak bir karara vararak onu yapması gerekir.
Kavga etmeye ne gerek var ki.
Medeni insanlar gibi konuşmak ve anlaşmak en doğrusu.
Takı ve para için kavga edeceklerse düğün yapmasınlar.
kimse kimseyi zorla almıyor sonuçta.
Neticede kime ait olduğu değil işin sonunda ganimeti kimin ele geçireceğidir. Yasal ve hukuki prosedür belliyken çok detaylı bir şekilde islami kurallardan bahsetmenin de bir manası yok zira yaptırımı da yok. islama göre Bugünün şartlarında boşanma sonucunda ve baştan konuşulan 4 aylık nafakaya (10-12 bin tl) denk gelen mehrin alt sınırına tav olacak kadın binde birdir. Zaten son tahlilde mevcut Hukuk konuşur. Ayrıca hiç kimsenin işin dini ahlaki örfi yada adalet kısmını dikkate alıp hassasiyetle değerlendiği filan da yok. Uygulamada görünen o ki Sadece herkesin işine geldiğince hüküm verip uyguladığı ve legal illegal veya kanun gücüyle yaptığı gerçekler var ortada. Hem, mehir başta konuşulmadıysa ve şayet kadın bunu böyle istiyorsa bu adı konulmamış bir mehirdir ki bu şartları kabul ettiği taktirde erkek de bu yükümlülüğü kabul etmiş sayılır. Hem dinen hem hukuken borcu olmuş olur. O taktirde erkek o takılara el süremez. Ona göre erkeğin durumu baştan hesap etmesi, kendini hazırlaması gerekir. Hatta ev eşyası dahi bu hükümdedir ve kadına ait olmuş olur. Normalde erkek tarafının taktıkları erkeğe, kadın tarafının taktıkları kadına ait olması adalete en uygun olanıdır. Ama kadının akraba emsalleri de bunu böyle yaptıysa (boşanma halinde takıları ve eşyaları talep) bunu istemek hakkı. Kabulü ise erkeğe ait. Dinen Mehir baştan konuşulmadığı taktirde, kadının emsalleri (amca hala dayı teyze kızları) miktarınca talebi geçerli olur. En güzeli anlaşmak. Yada herşeyi baştan konuşup yazılı sözleşmeye dökmek. En garantisi bu. Çünkü şifahi (yazılı olmayan söz ve ağızla) söylemlerde taraflar sonuçta buna sadık kalır mı? Orası mevhum ve Muammadır. işte biz onu hiçbir zaman Bilemeyiz..