omuz omuza şakır şakır oynamaktır. en iyisi izleyip, başlık konusu çıkarmaktır. nefes nefese tepinenler, çocukların ayağına basarlar. suratı ter içinde kalmış kırmızı suratlı adamlar, düğün tarihi ertelense oynamazlıktan ölecek gibidir. sanki müzik beş dakika geç başlasa, adamın orada can verebilmiş olacağı düşünülür.
hele de düğün yakın bir arkadaşınızın düğünüyse, şakır şakır oynanılası, yerinizde durulmayasıdır. çiftetelli, roman, kasap, ankara hayden hayden oturmaya mı geldik. *
uzaktan bakildiginda lan bunlar napiyor elini kolunu saga sola sallarken seklinde bir surat ifadesine büründügüm, anlamsiz buldugum bisey.hele erkeklerin ortaya çikip kivirtmasii, allah allah kopariyor beni.erkek oyunu demisken bir tane tanirim o da efelere has oyundur. onda bir heybet erkeklik var. ne biliyim sabahlara dayanamam osman aga diye kivirtan bir erkek..allah evlerden irak ede.*
asgari ücretle geçinmeye çalışan, aynı zamanda evlenip yuva kuran, bunun yanı sıra bir de çocuk yapan yurdum insanının; bütün fizik, kimya, sosyoloji bilimum bilim dallarını şaşkına uğrattığı eylemdir.
OYNAMADIĞIN ZAMAN, '' AAA BAK BENDE SENiN DÜĞÜNÜNDE OYNAMAM'' GiBi SAÇMA BiR TEHDiTLE KARŞI KARŞIYA KALMANIZA SEBEP VEREN HADiSE. VAR iŞTE BU DiYALOGLAR, YAŞANMIŞTIR YANi. *
sikir sikir elbiseler icinde ayakkabilari topuklu,saclari topuzlu hatunlarin halaydan horona kopup hem garip hemde komik goruntuler vermesi ardindan dugun cd sinin izlenmesi aaaa bak ben nasil oynamisim ay sacim cozuldu diye konusmasi.
eylem sırasında olağan üstü keyifili olan, yorulunsa bile bırakılmayan ama akabinde vdeodan seyredilirken insanın kendinden nefret etmesine neden olan şeydir. ben çok severim düğünde oynamayı, ama sonrasında kendimi her izleyişimde bir daha asla oynamam derim.
ayrıca kimsenin oynamadığı bir düğün, düğün sahiplerince üzücü oluyor onu da biliyorum. düğün sahipleri herkes eğlensin ister ve eğlencenin tek yolunun oynamak olduğunu düşünür.
oynamaya karar verme eşiği aşıldığı anda gerçekleşmesi muhtemel eylem. hiçbir insan yoktur ki düğünde oynamak istemesin. düğün, eğlenmek içindir çünkü. lakin şöyle bir soru gelebilir akıllara: "biz niye eğleniyoruz ki lan?" evet, bu gereksiz sevinç, bu tarifsiz coşku nedendir bilinmez. ertesi gün olduğunda her şey eski haline dönmüyor mu? dönüyor. o halde, bu anlık bir eğlencedir. havasında olmayan bir insan bile kendini oynamaya mecbur hissedebilir. "ben hiç beceremem ki ayol" diyen ve oynamaya zorla ikna edilen insan, genellikle herkesten çok oynar. öyle de fenadır. metalci genç ise, çılgınlar gibi eğlenen kalabalığa içi gitmesine rağmen yiğitliğe bok sürmemek adına oynamaz. genelde hiç oynamayan masada oturur o. düğün başlar sessizdir; düğün biter sessiz bir şekilde kaybolur etraftan. zaten "düğünde hiç oynamayan masanın gizemi", ayrı bir bilim dalı olmalıdır ve ayrı bir başlıkta incelenmelidir. alpay erdem'in de tespit ettiği gibi, kimin akrabası oldukları belli değildir ve kendi aralarında bile konuşmazlar düğün boyunca. sadece kendilerine sunulan yiyecekleri yerler. nitekim bence sırf yemek için düğüne geliyorlardır. *
ilk başta eğlenceli gibi durur.
kalabalıkta kaynar gidersiniz.
ama siz siz olun yapmayın.
kenardan bi köşeden alkış tutun.
yok yok siz oynayın işaretleri yapın çağıranalara.
neden mi?
yıllar sonra tüm sülale bir araya gelir.
aa hadi evlican' ın düğününü izleyelim derler.
hadi izleyelim, izlemeye başlanır.
sonra siz çıkarsınız ekrana.
tüm saf duygularınızla oynamaya çalışırken...
- aa ahaha ahmet'e bak. ne biçim oynuyor. ( ayşe, fatma ali her neyse)
- aa maymun gibi oynuyorrr.
- aa kollara bak ne biçim tutuyor.
- aa ayakları da yan basıyor.
- aa kıvıramadıkça millete çarpıyor.
- aa...
- ne alaka be! kapatın şunu sıkıldım ben hadi.
deseniz de etkilemez.
kolay değil yıllar sonra bile dalgasını geçiyorlar lan. *
dışardan bakıldığı zaman oynayanların hepsinin spastik bir hasta olduğunu düşündüren olay. saçma sapan müziklerle şaçma sapan oynama şekilleri... bütün gün buna hazırlanan-süslenen tipler var. ayrıca kına geceleri var ki ahovv. dışarıya verdiği gürültü kirliliği de cabası. özet: çok malsınız la.