garip bir durumdur efendim, bizzat şahit olunmuştur. ee kızınıza dikkat etmezseniz ya davulcuya kaçar ya da zurnacıya. gerçi bu zamanda davulcu olmak vardır efendim. adamlar deli gibi bahşiş sıçıyorlar. üzerlerine yağmur gibi dolar iniyor.
kızı kendi haline bırakırsan ya davulcuya, ya zurnacıa varır lafını öyle çok duymuştur ki; zurnacının tipsizliği üzerine davulcuya bakmaya başlamıştır kendisi. dans etmekte olduğu damadın yerinde, elinde tokmağıyla davulunu gümbürdeten adam olsa halleri ne olur diye düşünmektedir kendisi. dalıp dalıp gitmesi, bakışlarının kaymasın bu yüzdendir efendim. ilk gecesinde vajinamus yaşamasının tek sebebi de davulcudur. evet, öyledir.
yanlış bir tespittir. zira düğünlerde kızlara 'delici bakışlarıyla' rahatsızlık veren taraf herdaim; servis elemanları, mekan müdürü-çalışanları veya müzisyenlerdir. bunlar hazır eğlence var, ne çıkarsa kar mantığı ile hareket ederler. birkaç kız kestirip onlarla bakışmaya çalışırlar. şarkıları falan itaf ederler.. çok arsızına rastlamışsanız, peçeteye not yazanı hatta ve hatta sizi kollayıp dışarı çıktığınız an konuşmak için geleni bile vardır.
düğün ahalisi, özellikle hanımlar; kim ne giymiş, kimin tarzı nasıl olmuş diye bakmaktan etrafını bile unutur. ama bu hain eğlence konsepti canavarları 'gözleriyle yer' o masum yavruları.
fetişisttir. davulcunun davul tokmağından etkilenmiştir. o tokmağın şiddetli vuruşlarının ritmik etkisiyle bir hayaller dünyasında fantezi üretmeye pek meraklı olan kızımız; fetişist azgınlığının tavana vurduğunu farkederek, bu farkındalığın onu sürüklediği birliktelik hissiyatının bir neticesi olarak o davulcuyla evlilik masasına oturur.
