çok mantıklıdır. hem gereksiz insanları eğlendirmek zorunda kalmaz; hem de kendin eğlenmek zorunda hissetmezsin. ayrıca masraf yapmadan, takılacak olan takıları da nikahta eleyeceğin kuru kalabalığı, çağrırarak elde edersin. * tabi bünye oynamak dağıtmak ister. işte o zaman arkadaşlarınla düzenleyeceğin bir eğlenceyle bunun acısını çıkarabilirsin.
sadece bir gece için o kadar para harcamayı gereksiz bulmaktır, gelinliğe verilen paralar ise zaten ayrı bir tartışma konusu. bu paraların ev eşyası, araba gibi birden harcayıp yokolmayacak şeylere yatırılmasını veya o parayla daha uzun ve güzel bir tatile, belki normalde gidilmeye fırsat bulunamayacak bir yere gidilmesi için kullanılmasının daha mantıklı olduğunu düşünmektir.
ama kızı daha doğduğu günden beri sağdan soldan, filmlerden kitaplardan o beyaz gelinlik içinde muhteşem bir düğün olacağını söyleyerek beynine girilirse kızın beyninin o kısmının dolu olması doğaldır.
akıllıca davranmaktır. takı merasimi , yerden on kat aşağıda hınca hınç dolu olan havasız düğün salonunda dans etmek , garip bir orkestra , takı takan insanları öpmek ve resim çektirmek , uzun saatler boyunca sıkıcı kıyafetler ve ayakkabılarla dolaşmamak , kolastı oynanmamasını isteyen çiftin isteğidir. ama istek olarak kalıcaktır. çünkü anne babanın zorlaması sayesinde banel bir düğün salonunda bütün bu işkenceler çekilecektir.
damadın kafasındaki muhtemel düşünce şudur;düğünde herkes akşam ne olacağını biliyor ve hoplayıp zıplıyorlar ortamda bir galip varsa o da benim utanmam gerektiği yerde buna rağmen bende oynuyacağım.
davetliler, davetiyeler, salon, pasta işlerinden dolayı düğün olayından çekinen dolayısıyle 'aşkım kıyarız bir nikah olur biter' insan tipinin düşüncesidir. maddiyatla değil huzurla alakalıdır. *