(Endişelenmistim başlık sığmaz diye ama 49 harf etti, oh demiştim yazıyı yazarken. sonradan farkettim ki ben malmışım, yanlış saymışım)
tam versiyonu : düğün sanatçısının şarkıya kendi yorumunu katma sevdası
not : alınan düğün sanatçısı varsa kusura bakmasın ama ölsün.
not 2 : amerikanvari cümleler içerir.
soru : neden ses dengesini bir türlü ayarlayamıyorsunuz? desibel neden bu kadar yüksek? insanların rahatsız olabileceğini düşünmüyor musunuz? neden hala sağırlaşmadınız? naber?
Canım veya ileride marjinal bir şair olarak ortaya çıkacak yaşar karakoç un orijinal olması zorunlu hitap şekillerinden pandispanyam, belki eğlencesine yüksek ihtimalle maddiyatı için (keza biliyorum iyi para alıyorsunuz) girdin bu işe. Sana demişlerdi ki mix e al mikrafonu, ne desen bülbül öter. Eh, iyi, okey o zaman, bir ihtimal ok o zaman dedin çünkü bir yerlerde kısaltma olarak ok görmüştün. aynı mantığı doç., prof. sçs için kullandığın için mantıklı gelmişti ama biz sana çaktırmadan güldük. hep rte bıyığı altından güldük. şimdi düşündüm de aslında çaktırmışız, yanlışlıkla transparan bıyık altından gülmüşüz.
Kısa bir süre için ciddiyeti elimize alırsak yurdum insanının da fark ettiği bir durumdur bu. "düğün sanatçısı mı? çok iyi çocuk ya, her ortama ayak uydurur, hiç yabancılık çekmez" sempatik insanıdır kendisi. seks yapar. bir yere kadar iyidir. bir zamana kadar diyelim de kronolojik bir şeyler yazabileyim.
ilk kez çıkar sahneye, performansı sönüktür, kimse anasının karnından sanatçı doğmamıştır.googleda da arattım, doğru bilgidir.
aradan zaman geçer, ortamın hafiften kurdu olmaya başlamıştır. "hop hop", "dep dep", "elvan abeyligesse" diye gaz vermeye başlar millete. coşturur allah coşturur, düğün sonunda da bahşişini ister.
evrimini tamamlamasıyla birlikte şarkıya kendi yorumunu katmaya başlar. pişmiştir, piçmiştir. gelenek, görenek saymaz, değişime açıktır hatta değişimin kendisidir.
kendisine buradan sormak istiyorum:
hey dostum, fidayda da ankaralı fidayda yerine embesilvari ve gereksizce ayrıca hece sayısını aynı bırakma çabasıyla örneğin fidayda da siivaslım fidayda derken bize neyi kanıtlamaya çalışıyorsun? sanat mı oldu şimdi yaptığın?
sevmiyorum ama, iyi ki kolbastıyı kendileri söylemiyorlar. başımıza gelecekleri kim bilebilir?
sevgili sanatçı, sizin için her gece babamıza dua edeceğim.
5s1c : amfiler size dönük olduğu için süpersonik ses dalgaları bize doğru gelmiyor be aslanım.
insanı sinirden hoplatan, şarkıya eşlik ettirmeyen bir sevdadır. benleri biz yaparlar bi de. araya yeni kelimeler sıkıştırma, heceleri haddinden fazla uzatma, damada laf atma, oturanlara laf atma bunlardan birkaçıdır.
çile bülbülüm'ün de "allah" denilen kısmını keyfi sayılarda söyletirler. olmadı derler. oldu mu şimdi derler. 3 olur, 5 olur. tadını kaçırıp sayıyı arttırabilirler.
içten patlamalı bir yorumdur. hadi be gene katletti şarkıyı söylemleri ayyuka çıkar.
%: lan ben bunu bir yerden tanıyorum.
&: haydar abi senin oğlanın düğününde de vardı ya.
%: hatırladım o mal.
düğün davetlileri arasında bir prodüktörün olmasını her daim arzulayan, şarkıya sanatsal bi yorum katabilme potansiyelinin kendinde olduğunun eninde sonunda farkedileceğini umut eden sanatcıdır.
(bkz: düğün sanatcısının prodükörün aklını çelme çabası)
Sadece düğün şarkıcısı değilim, bende sanatçıyım, bende nota biliyorum, bende yorum katabilirim düşünceleri ve kendini ispatlama kaygılarının şarkıları seslendirme anında doruğa ulaşmasıyla oluşan durumdur.
örneklemek gerekirse,
Dünyaya bir daha gelsem sevgilim,
Arar bulurum yine, hep seni severim.
Cenneti asla değişmem saçının teline,
Ömrüm boyunca ben hep seni severim.
tıs tıs tıs ya da şiki şiki şiki diye agızlarından ses cıkarmalaryla, veya gereksiz ses inceltmeleriyle, triplere girmeleriyle, ve bunlardan ortaya bi sinerji yaratmaya çalışmalarıyla ortaya cıkan sevdadır.