gülücükler saçarak kurulan yuvarlak alanda gelinle damadın karşısına geçerek sırayla oynama. iki dönünce yakındaki arkadaşlardan birini kolundan tutarak kendi yerine geçirmeye çalışma. damadı tebrik ederken" kızımıza iyi bak ona göre" diyerek sözde göz dağı verme.
masa altından limonata, kola ve bilumum boyalı içeceklere katılan votka.
- abi o ne elinde ki?
+ votka aldım yiğenim içeriz gizlice.
- abi naptın yaa düğün çırağan'da alkollü zaten.
+ olsun oğlum nolur nolmaz. alkole katarda içeriz.
- bir adet gelin
- bir adet damat
- ikişer adet kayınvalide-kayınpeder
- birkaç adet akraba
- birkaç adet arkadaş
- varsa, gelin-damat kardeşleri
- orkestra
- pasta
- yiyecek-içecek
-her oyuna/halaya ısrarla davet eden bir adet arkadaş.
-düğünün en iyi halay çekeni benim triplerine girmiş bir adet odun*
-artistlik olsun diye masadan masaya koşuşturan gelin/damat kardeşi.
-düğündeki tüm erkekler beni beni izliyor paranoyasına kapılmış kızlar
-yarın mahallede dedikodu yapabilmek için elbisesinde dekolte bulunan mahalle kızlarını tespit etmeye çalışan örtülü teyze. (var mısın yok musun mevlüt'ün annesini hatırlatır)
-göz göze geldiği her kızın kendisini kestiğini zanneden genç abazan
-yaramazlık yapan çocuğunun peşinden koşturmaya çalışan telaşlı anne
-ufak yaşta gelinlik giymiş küçük kız çocukları
-düğün bitene kadar çekirdek tüketimi yaşayan aile
-gelini kıskanıp, kendi aralarında gelinin giydiği gelinliği eleştiren kıskanç arkadaşlar.
-ota boka "alkışlamayanın çamaşır makinesi bozulsun" repliğini kullanan salon çalşanı
-kırkım saati geldiğinde kim ne takıyor diye not almaya başlayan ebeveynler
-hiç bir şarkı veya oyun havasında ağlamayan/ağlayamayan gelin hanımın herhangi bir ferhat göçer şarkısı çalmaya başladığı zaman tribal enfeksiyonlar geçirmeye başlaması.
-hadi hadi, oturmaya mı geldik?
-biz biliyor muyuz da oynuyoruz.
- o kadar ev yaptırıyorlar, dükkanları var, bi küçük altın alıp gelmişler... bize bak, aldık bileziği geldik...hasibeler de gelicem diyip gelmedi.
- "ben daha iyi oynarım" modunda birbirlerine karşı figür atışması yapan kızlar/kadınlar.
- "belki bir kısmet çıkar" niyetiyle kendini gösterenler.
- hayırlı kısmet bakmaya gelmiş teyzeler.
- damat ve gelinin dedikodusunu yapanlar.
- pastayı beğenmeyenler.
- "biri piste çağırsa da oynasam" modunda bekleyen, kanı kaynamış fakat piste kendi başına dımdızlak gitmeye cesaret edemeyenler.
- biri kalk oyna diye ısrar eder de, piste çıkmak zorunda kalırım diye başını öbür tarafa çevirenler.
- dört normal kafa büyüklüğündeki topuzlar. (bunların hepsi aynı kuaförden çıkmadır)
- bülent ersoy makyajlı kızlar/kadınlar.
- kolbastı diye bağıran veletler.
- birbirlerinin saçını başını ve abiye kıyafetlerini süzen hatunlar.
- kapıdan her yeni giren misafire doğru her defasında odaklanan masa müdavimleri.
- "taksak da gitsek" modunda takı merasimi bekleyenler.
- kuaförden hala çıkamadıkları için düğüne bir süre katılamayacak olan erkek ve kız tarafından yakın akrabalar.
- saçını, makyajını beğenmeyen, "aceleye getirdiler beni" diye ciyaklayan mutsuz suratlar.
- "şu kızın görümcesiymiş" "şu da kaynanaymış" şeklinde ağızlarını elleriyle kapatarak ufaktan dedikodu yapan teyzeler.
- gelinle damada "bunlar bu akşam sevişecek mi yani?" gözüyle bakıp, alttan alttan sırıtanlar.*
- "şu düğün bitse de biz de evimize gitsek" diyen bir adet de çift.
hemen hemen her düğünde bulunan olmazsa olmaz insanlardır. örnek;
1-alkolik dayı (portakal suyunun içine votka katar, düğün sonunda sızar ).
2-hırsız amca (gelinle damatı kutlarken takıları götürmeye uğraşır).
3-uzak akrabalardan efe dayı (zeybek çalmaya başlayınca yerinde duramaz, halayda bazen solo atmaya kalkar).
4-damatın arkadaşları (damatı nikahtan caydırmaya çalışırlar).
5-gelinin arkadaşları (geline düğün boyunca full destek verirler).
6-espritüel nikah memuru (bunu herkes bilir heralde, düğünün en önemli yerinde sıcacık havanın birden soğumasını sağlayan düğüne renk katan önemli şahsiyet).
7-yavşak dede (düğünde eşinin yüzüne bakmaz düğündeki güzel kızlara laf atar).
nikah sekerleri de unutulmamalıdır. eskiden içlerinde badem olurdu anneler hatıra saklamak için çocuklardan dip bucak kaçırırken çocuklar o bademleri mideye indirene kadar rahat etmezlerdi. hep bayat olmalarına ragmen yeniden denenirdi sanslar. artık şekerler kutulara, lavantalara bıraktılar yerlerini.
düğün bittiginde gelinin çiçeğini havaya atması. yakalayan kızın sigerlerinden önce evlenecegine inanılır. bir de gelinin ayakkabısının altına kızlar isimlerini yazarlar. adı silinenler tez zamanda evlenirler(miş).
bir zamanlar samanyolu' yla, şimdilerdeyse dale'vari parçalarla, köy düğünlerini-kır düğünleriyle, plakalara yapıştırılan ''evleniyoruz-mutluyuz'' yazılarını ''düşünmem lazım, bu gece değil'', ''damadın amcasından bir pilipis televizyon'' söylemlerini ''damadın amcasından dolar banyosu'' söylemleriyle yozlaştırıp, 'kültürlerimize özgü' olanı türlü yabancılaşma-yabancılaştırmalara karşın unutmadığımız klasiklerdir.
ki bulunduğum düğünlerin pasta kesen elemanının bıçağı hâlâ kesmez, sadıcın yüzü güler; fakat içten içe küfretse bile bıçağı tüm salonun ağzını tatlandıracak kadar keskinleştirir.