düzce depremi zamanında aklı buluğ olanların hatırlayacağı şehir efsanesidir. hala anlatılıyor mu bilmiyorum.
o dönemde benim bi arkadaşım vardı. sanki o anı yaşamış gibi anlatırdı. bizde , o dehşetli anları ağzımız açık dinlerdik.
efendim genel anlamda şöyle söyleyebilirim. deprem olmadan önce komutanlar zevk sefa içindeydi. azgın bir kavme dönüşmüşlerdi. içki içiyor köpük partileri düzenliyorlardı. kimin karısı kimin komutanı herşey herkes birbirine karışmıştı. habire şampanyalar patlatılıyor kahkahalar atılıyordu ve derken tam o esnada gümmm... deprem oldu ve insanlar feryat figan...
ben bunları aha bu kulağımla duydum.
askerler tam kuranı parçalıyorken yer sallanmaya başlamış... gibi.
onlardan biri de cübbeli ahmet hoca idi. neler demişti. ondan sonra daha bir medyatik oldu zaten.
neler demişti. ne namussuzluğumuz ne orospu çocukluğumuz kalmıştı. altın çerçeveleri ile ölen herkesi ne de güzel kafir, günahkar ilan ediyordu. alkış tutuyorlardı ağızlarında salyaları ile cemaati. ölen 6 aylık bebeğin ne günahı vardı ulan diyemedi ya kimse.
oysa şimdi ne güzel. cübbeli aileden biri oldu. o cübbeli çıktı diye hemen açıveriyorlar. bir de esppirili ki kerata sorma.
evet evet şimdi hatırladım komutanlar kuranın üzerinde zıplıyorlarmış. komutan eşleri topuklu ayakkabılarıyla üstüne çıkıyormuş dediğimdir.
eee 28 şubat sürecinin hemen arkasından gelen bi olay olduğu için böyle efsaneler uydurulmuş olabilir.
amaa. gerçeklik payıda olabilir. olabilir olmasınada abartı olduğu eklemelerin yapıldığı kesin.
benim kulağımla duyduklarım haddini aştı, bir müddet sonra kulağıma duyuranları sansürlemeye ve kendime göre doğru ve yanlışı seçmeye başladım. sonrada şaşırdım. hep aynı şeyler işte, insan yaradılışı suçlamaya mı yatkın yoksa? evet komutanlar seks partisindeydi, akpartili yöneticiler rüşvet masasındaydı, dış güçler düzeni bozmakta, bir taraftan iç güçler toplumsal algıyı yoketmeye çalışmaktaydı. bi siktirin gidin.
edit:kendimi korumak için; ben benim ve güzelim...