Çocukların dünyası ne kadar saf, temiz ve güzeldir. Hayata, insanlara ve olaylara ne kadar masum ve pazarlıksız bakarlar. Biz yetişkinler hayatı hep zorlaştırırız. Önyargılarımızla, bencilliklerimizle, hoşgörüsüzlüklerimizle yangınlar çıkarır sonra da söndürmenin yollarını ararız. Etrafımıza setler çeker, duvarlar örer sonra da çıkış yolları ararız. Çocuklarsa yağmur taneleri kadar berraktırlar. Hayata, insanlara ve olaylara öyle anlamlar yüklerler ki biz bile çoğu kez onlarla birlikte varlığı yeniden keşfetmeye başlarız.
80’ li yılların başlarıydı. Afganistan’ ın Rus işgali altında olduğu yıllardı. Batılı gazeteciler Afganlılarla röportaj yapıyorlardı. Bir Afganlı çocukla da röportaj yapmışlardı. Gazetecilerin Afganlı çocuğa yönelttikleri: “Ruslar neden sizin ülkenizi işgal ettiler?" sorusuna Afganlı çocuğun verdiği cevap şöyleydi: “Ülkemizin toprakları, dağları çok güzel, havası da çok temiz, o yüzden işgal ettiler.” O yıllarda bu savaşla ilgili koca koca ülkelerin devlet adamları büyük büyük laflar ettiler, siyasi liderler, uluslararası ilişkiler uzmanları, basın mensupları demeçler verdiler, sayısız açıklamalarda bulundular. Bunların hiç birisi benim aklımda kalmadı ama o Afganlı çocuğun, gökten yere düşen yağmurlar, yerden göğe yükselen dualar, gözlerden süzülen damlalar kadar saf, berrak, içten, bütün maddi hesaplardan uzak, masum sözleri adeta hafızama kazındı ve hiç unutamadım.