hayata iyinin ve kötünün ötesinden bakabilmek meselesini bir yana bırakırsak, cevap vermesi zor olgu.
iyinin ve kötünün ötesinden bakabilmek, bu kavramların çoğu zaman toplumun yüklediği anlamlarla algılandığı için, önemlidir. örneğin, hayatı boyunca hırsızlık yapmak zorunda kalmayan bir kişinin, hırsızlık yapmıyor oluşu, toplum tarafından 'iyi' olarak kabul edilir. bu kişinin hayatın getirdiği şartlar sonucu hırsızlık yapıp yapmayacağı sorusu, toplumu ilgilendirmez; ancak bu soru temelde can alıcı bir sorudur.
yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz bütün sorunların ana temelinin, 'iyi' ve 'kötü' kavramlarının algılanış biçimi olduğunu kabul edersek, (ki bunu, mevzilendikleri konum ve ideolojileri gereği kabul etmeyecekler olacaktır) bu kavramların gerçekte ne olduğu sorusu hayati öneme sahiptir.
ne dünya ne de kendileri tarafından sorgulanmamış, ama topluma göre 'meşru' olan insanların ya da toplulukların, 'öteki'leri yargılaması ve elde ettikleri yargıyı, davranışlarının gerekçesi olarak öne sürmesi, aşılmaz duvarlar örmesi?
yapmak istediğiniz iyiliğin diğer insanlar tarafından kötü algılandığını da gördükten sonra
neye göre iyilik kime göre iyilik?
neye göre kötülük kime göre kötülük?
neye göre öteki kime göre öteki?