yüzü değil içi çirkin kadından korkmak lazımdır. her ikisi de çirkinse derseniz o zaman isimleri vereyim ; sebahat tuncel, aysel tuğluk, leyla zana... daha gider bu da neyse.
ayrıca küçükken bahçesine kaçan topumu geri vermeyen teyze de çok çirkindir.
aynı teyze evimize oturmaya her geldiğinde odama kaçardım. bir de inkar ederdi annem sorduğunda cık cık cık.
öldü mü lan acaba?.
ismini bilmiyorum ama istanbulda tarlabaşında taksimden un kapanı köprüsüne giderken beyoğlu ilçe emniyete gelmeden sağ taraftaki kaçak sigara satan kadın.
lisede bizim sınıftaki sibel. sakallı falan böyle. ulan lisede bizim daha sakalı çıkmayan adam arkadaşlarımız vardı. senin ne haddine bi kilo sakalla dolaşmak?
edit: sibel sözlükte galiba. o kadar da çok değildi aslında sakalları özür dilerim :(
herkesin vücudunun şekli için 'taş' tabiriyle tanımladıkları yüzünü kessen hakikaten taş olabilecek yüzüyle en çirkin kadın olan sabahları sebepsiz sanki 'günaydın' deme zorunluluğum olan yan komşumuz.