ama bunun dışında terör gibi son derece göreceli bir kavramın kimin tarafından klasifiye edildiğinin anlaşılması için herkesin biraz üstünde durması gereken fikirdir.
terörün benim bildiğim tanımı, belli bir amaç, çıkar uğruna masum insanlara zarar vermek şeklinde ise israil ve amerika dünyanın en büyük terör örgütü.
el kaide şu ana kadar eğer 500 kişi öldürdüyse, siyonist güçler olan amerika ve israil 100 küsür senedir en az 30 milyon masumu katletmişlerdir.
bu açıdan bakıldığında iki gündür izlenilen haberlerden "televizyon izleyerek dünyada olan biten hakkında bilgi sahibi olma" kavramı tekrar tartışmaya açılabilir sanıyorum.
masum şehir halkının, sivil insanların üzerine atom bombası atan hem de bunu iki defa yapan başka bir terör örgütü var mı?
bir gün bir terör örgütü ancak bunu üç defa yaptığında abd nin elinden bu ünvanı alabilir. o güne kadar da sorunun cevabı bellidir.
dünya üzerinde bulunan en tehlikeli terör örgütüdür.
(bkz: insan ırkı)
--
hakan albayrak'ın yazısını okudum, o konuyu çok lokal ele almış. kendince haklı yanları var. ama insan öldüren, bir şekilde bir canlının hayatına son veren -kim olursa olsun- , islam dinine mensup, hristiyan, asker sivil, bir teröristtir...
doğada insan ırkından başka -keyif için- bir canlının yaşamına son veren hiç bir varlık yoktur... bu yazıyı yazan ben de dahi olmak üzere aslında hepimiz birer teröristiz...
ne mi yaptık?
sigara içtik, araba kullandık, naylon poşet kullandık, deodorant kullandık, yollar yaptık, binalar yaptık, nükleer santraller inşa ettik, silahlar icat ettik, sokakta yaşayan hayvanlara yazın belki bir kap su bile vermedik... tüm bunları yaparken bencilce kendi lüksümüzü arttırırken, diğer insanlar da dahil olmak üzere doğadaki canlıların yaşam alanını küçülttük. ozon tabakasını deldik, yağmur ormanlarını kestik, yaktık ilgilenmedik... buzulları erittik, balinaları ve sayamayacağım bir çok hayvan ve bitki türünü tarihe karıştırdık...
daha fazla toprak için birbirimizi öldürdük, insanları rengine, dinine, cinsiyetine, fikirlerine göre ayırdık... sınırlar çizdik, haritalar oluşturduk, çizgilerimizi belirledik ve bu çizgileri ihlal edenleri öldürdük... toprak değerini bizim için yitirdiğinde vefasızca ona yüz döndük ve daha değerli şeyler için savaştık, petrol için, elmas için... dini sembollerimiz için bile savaştık - ki hiç bir din öğretisi direkt olarak öldürmeyi emretmezken...
umursamadık, açlığı, sefaleti, hatalığı ve zor durumda olan insanları dahi umursamadık. bir tarafta zevk ve sefa içinde gününü gün eden kalburüstü kesim ve bir tarafta onlara özenen yitik gençliğin boş zırvaları sayesinde, imdat diyeni duymadık...
işgalci olan bizleriz dostlarım. hani, sokakta yaşayan hayvanlara sokak hayvanı diyoruz ya, aslında onlar olması gerektiği yerde olacaktı eğer biz onların doğasına o muazzam (!) yapılarımızı, yollarımızı, barajlarımızı kurmasaydık... işgalci olan bizleriz...
tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, dünyanın en tehlikeli terör örgütü aslında tüm insan ırkıdır... on binlerce yıllık bu gezegene görebileceği en büyük zulmü, terörü biz yaşattık... silahın tetiğindeki parmak bizim.
diyeceksiniz ki "e siyahgiyenadam, bunun bu konuyla ne alakası var?!" canım kardeşlerim, özellikle son iki yüz yılda bizlere kişileri önemsememiz tembihleniyor, isimleri, kurumları... ama asıl mesele olaylarda, fikirlerde... isimler değişir, bu gün usame gider yarın başka bir piyon daha sürülür onun yerine... ama bir fikir yüzyıllarca yaşayabilir.... bir olay yüz yıllar sonra hatırlanabilir... bizim verdiğimiz zararın, bizim yol açtığımız tahribatın yanında bu ölen insanlar çok ufak kalır...
tabi ki o ölenler öldüğüyle kalmamalı, tabi ki adalet yerini bulmalı, ama biz birbirimizi yerken etrafımıza verdiğimiz zararı görmüyoruz... hoş barış içinde olsak da bu zararı gören yok ama neyse...
özet geç diyenler için sözün özü: isimler ve kurumlar tarih arenasından silinir ve bu dünya da onların hiç bir önemi yoktur. asıl olan fikirler ve olaylardır... önümüze servis edileni yemeye devam edersek, kör gözle verdiğimiz zararı görmezsek, tabiat bir gün insanlığı terörist ilan edip, intikamını alacaktır...
devletlerdir.
hiç bir terör örgütü devletlerin otoritesi karşısında varlığını sürdüremez.
devletler tarih boyunca, otoritelerini sağlamak ve sağlamlaştırmak için "korku" yaratacak ve bu korkuyu sürekli kılacak yapay düşmanlar yaratmış ve kendi halklarını katletmişlerdir.
bu katliamlar karşısında kendini güvende hissetmeyen halklar, gulyabanilerle korkutulan çocuklar gibi devletlerine sarılıp, onların artık meşrulaştırılmış katliamlarını alkışlayacak kadar şuursuzlaşmışlardır.
