Adı john. sanırım daha 6 yaşında belki daha küçük.
O emoluğu daha küçükken benimsedi. Hayat felsefesi yaptı. Anasının karnından hüsran ile doğmanın pişmanlığını vurdu saçlarına.. Ben neden böyle bir malım diye düşündü durdu gecelerce. jiletledi kollarını.
En iyi kankası fön makinesi oldu onun yıllarca ayrılmadılar hep birlikteydiler. kreşe bile birlikte gittiler. Bulduğu her prizde ona hayat vermek istedi. Bazen sesinden korkup ağaçlara tırmandı.
O uslu bir çocuk olamadığı için şirinleri göremedi ve göremediği için bir daha kahroldu kahroldukça hayattan soğudu, çekti perdelerini, güneş artık vurmuyordu o dik saçlarına.
artık öğüt veremeyecekti şirin baba.
Kendine converse marka ayakkabılar aldı. Emo modasına ayak uydurmak için çok yoruluyor ve büyük efor sarf ediyordu. Bu yorgunluk içinde dersler güm!
Kendine göre bir sevgili yani bir emo kız bulmalıydı. Kabarık saçlı, değişik makyajlı bir sevgili. Olmayan duygularını paylaşacaktı. Beraber altlarına işeyeceklerdi. Beraber sümüklerinin tadına bakacaklardı.
Daha kendileri bir bebekken oyuncak bebeklere babalık ve annelik edeceklerdi. Barbie bebeklerinin saçlarını beraber tarayacaklardı. O küçük oyuncak fincandan beraber çay içeceklerdi.
Ama olmadı her şey john'un hayata küsmesiyle bitiverdi. Artık güneş onun arkasından doğuyor ama o hep batıya bakıyordu.