(bkz: pazarlama tekniği)
o naz yaptıkça sen peşinde koşarsan, o naz yapmaya, sen de böyle tespitlerde bulunmaya devam edersin. Ne zaman dickinin dikine gitmezsin, o zaman ne naz kalır, ne kapris.
yabancı bir hatunla münasebeti bir otel odasında en fazla 100 dolarlık olan bünyenin sarfettiği cümledir.ecnebi güzellerde bulunan imkanlar yerlide olsa, alayı claudia olur, cindy olur.
güzel olmak için bu kadar kasınca(makyaj, ağda vs..) tabi kaprisli olurlar... o kadar çok kendileriyle uğraşıyorlar ki, sonrasında da, "ulan bu kadar eziyet çekiyoruz güzel olmak için, şimdi de siz bizim kaprisimizi çekin" diyorlar... o kadar kıl tüy sorunları da var. türk kızları olmasa dünyadaki o kadar ağdayı kim alacak?* dahası güzel olanları da az... sonra tabi g*tü kalkıyor... yabancı hatunların öyle türk kızları gibi tonla bakıma ihtiyacı olmuyor, o yüzden de çektirmiyorlar...
- hasan biliyor musun, dünyanın en kaprisli kızların bizimkiler.
* hadi ya öyle mi?
- yaa. tabii. ben televizyonda gördüm, gavurlarda kızlar teklif ediyor, erkeklerin peşinde koşuyor bi görsen.
* anlıyorun abi. cimbom da şampiyon oldu bu arada ya.
söylemek için 100 bin bayan arkadaş eskitmiş olmaya ihtiyaç duyulmayan, kaç tane olursa olsun kendi ve çevresindeki kişilerin içine düştüğü durumları inceleyerek rahatça ortaya atılabilecek bir fikir. doğruluğu tartışılabilir tabii.
ancak "7 düvel gezdim, 60 bin tür kız tanıdım. 100 bin bayan arkadaşım oldu. bunlardan 80 biniyle bizzat takıldım. 10 biniyle gönül eğlendirdim, 5 biniyle seviyeliydim, 5 biniyle ciddi düşündük ama ben türk kızları kadar kaprisli olanlarını görmedim" adamının söyleyebileceği sözler.
kadınlardaki kapris durumu sadece sıfatlar üstü bir olay olmayıp milletler üstüdür de.
ancak herşeye rağmen türk kadınları bu konuda kendilerini aşmışlar*. kesinlikle doğru bir önermedir.