dünyanın en gerçekçi, en bilimsel, en süpersonik, en güzide, en olağanüstü, en en en en tespiti. ruslar kaşar, türkler kaprisli, norveçliler olmaz balık kokuyor, moldovyalılar ezik, amerikalılar şımarık, ingilizler soğuk, irlandalılar hırçın, isveçliler havalı, izlandalılar çok sarı, yeni zellandalılar olmaz çok uzak... nerden mi biliyorum? atıyorum.
(bkz: pazarlama tekniği)
o naz yaptıkça sen peşinde koşarsan, o naz yapmaya, sen de böyle tespitlerde bulunmaya devam edersin. Ne zaman dickinin dikine gitmezsin, o zaman ne naz kalır, ne kapris.
ancak "7 düvel gezdim, 60 bin tür kız tanıdım. 100 bin bayan arkadaşım oldu. bunlardan 80 biniyle bizzat takıldım. 10 biniyle gönül eğlendirdim, 5 biniyle seviyeliydim, 5 biniyle ciddi düşündük ama ben türk kızları kadar kaprisli olanlarını görmedim" adamının söyleyebileceği sözler.
kadınlardaki kapris durumu sadece sıfatlar üstü bir olay olmayıp milletler üstüdür de.
ancak herşeye rağmen türk kadınları bu konuda kendilerini aşmışlar*. kesinlikle doğru bir önermedir.
efendim bunu söylemek için dünyanın her ülkesine gidip, her milliyetin kızını görmeye, ellemeye, öpmeye gerek yoktur. bariz bilinen bir gerçeğin dışa vurumu olan bu ibare, başlıkta bahsi geçen kısmın rahatsız olmasına neden oluyorsa olmasın efendim bu kadar kaprisli bu kızlar. şimdi burada oturup "küçüklüğünden itibaren özellikle cinsel konularda baskı ile yetişen ve sadece ülkemizde görülen 'kızım göster ama elletme' felsefesinin takipçisi olan hanım kızlarımız, yine küçüklüğünden itibaren cinsel konularda ayıp/pis/kaka/bok olarak yetiştirilen, bunu özgürce yaşayamayan (kızlarımız da yaşayamıyor tabii orası ayrı) ve içinde sürekli bunu bastırılmış olarak taşıyan türk erkeklerimizin karşısında, cinselliği veyahut kendilerini keşfettikleri anda bulunmaz hint kumaşı zannetmelerinin ürünüdür" dersem yanlış olur bunlara göre. demedim o yüzden.
