tam anlatabilir miyim bilmiyorum. ama bu ses olduğuna herşeyden çok eminim. Mehmetini askere, memleketin güneydoğusuna hemde kıytırık bir karakola gönderen anne hergün her haber bültenini sonuna kadar izler. bir gün mutfağa girdiğinde veya televizyonun olduğu odada ama aklında bişey varken, mehmetinin olduğu karakolun basıldığını duyar. hayal meyal. net birşey anlamaz. karakolun ismini söyler spiker. şehit der. şehitler. kadının kulakları uğuldar. çınlar. herkes pür dikkat tv yi dinlemektedir. ama kadın duymuyor. kocasına bakar. işte o an dünyanın en hüzünlü gözleri en hüzünlü sesi ondadır. "mehmet" der. o kadar. artık yapacak bir şey yok. şehit haberi gelsede gelmese de o ve ailesi için yapacak birşey yok.
kanatimce ; dağılan bir tespihin sesidir. tesbih tanelerinin yere çarpınca dağılan sesi. bütün taşları görmek için hareketsiz kalan adamın sessizliği, yuvarlanan taneler. okulu bitirince evlenmesi (evden ayrılması) heran beklenen aile bireyinin gidişi gibi.