Dünyanın en güzel kokusu olarak gördüğüm bir koku tarafından önerilen enteresan bir filmdir. Ne kadar duygusuz, soğuk görünsek de beni de duygulandıran şeyler oldu. Film de öyle işte. Dün bir daha izledim.
Not: Mozambikli olmadığımı defalarca söyledim. Ama şunu da belirtmeliyim ki o fuları yanımdan ayırmıyorum. Diğer kokular nevresim değişikliğini gibi.
Mevsim itibariyle balkonumun hemen dibinde ara sıra rüzgarın okşamasıyla gelen ıhlamur ağacı çiçeğidir.
Bir ömürde kaç defa bahar yaşayıp ıhlamur ağacının yanından geçeceğimi düşünerek koklayınca daha bi kıymetli oluyo.
Bir zaman çooook sevdiğim kızı evine bırakırken evine giden uzun caddede 7-8 tane vardı bu ağaçtan. Her birinin önünde durup koklardım. Bide köpek vardı bi tane terkedilmiş beyaz golden, her akşam istisnasız belli bi yerden sonra eşlik ederdi bize. Sonra o ağaçlardan güzel bi dal koparıp vermiştim bi akşam, saklayıp kurutmuş o da çok sonra göstermişti.
Bilmem hatırlar mı ama güzel kokmasının dışında benim için bu kadar anlamlı olmasının sebebi budur.