çocukluğumdan beri aklıma gelmiş , gelebilecek en dahiyane fikire ev sahipliği yapan konu başlığıdır.
bu fikir dünyanın yuvarlak olduğunu ilk defa öğrenmiş bir çocuk beyninden çıkmıştı. kim ne derse desin hala da geçerliliğini yitirmediği kansındayım efenim. işte o dahiyane fikir;
dünyadan çıkış yolu; güney kutup noktasına gidip havaya zıplamak, uzaya düşmek... uçmak, uçmak, uçmak... uzayda savrulup gitmek...
elbet birgün! elbet...
"içimden gitmek istese de bir şey", daha iyi
daha iyi diye avuttum kendimi, gidecek bir yer olmaması.
Ama gördüğüm her rüyayı hatırlıyor olmak uyandığımda
yetiyor yakmaya, saatlerce uyanık kaldığım yatağı.
Devinimli hayal gücü,
koynuna alıyor gene imkansızı.
Kendi mezarıma toprak atıyorum rüyamda gece,
mezarın başında dimdik ayaktayım oysa.
Yaşamaya çabalayan insan için en büyük işkence
unutmaya çalışmak mı her ânını: Dimdik ayaktayım,
dimdik ayakta. Benden daha hayatta
oysa benden geriye kalan ne varsa.
Gidecek bir yeri düşlüyorum:
Sırtında dolaştırıyor beni zümrüd-ü anka.
Ayaklarım yanıyor, görüyorum yeni dünyayı
ama ben kıpırdayamıyorum hala.
Uyuyan bir balığın gözleri gibi kapalı
"Dünyadan çıkış yolları." *
kökü mısır mistizmine dayanan, incil ve tevrat doktrinlerinde de saklı olan; kültürümüzde tasavvufda yansımaları olan bir yolu vardır. hatta dönüş yolunu da içerir.