uyutma taktiğine yenik düşmüş bir halktır. ama burada sadece kendisi suçlu değildir. medya tarafından bu noktaya koşullandırılmıştır. hürriyet gazetesinin sahibi erol simavi´nin çok düşündürücü bir sözü vardır :"gazete okumak, bilgisi olmayan adamı gazete okutmak suretiyle daha da bilgisiz yapmaktır" demiştir (tabii bunu sözümona şaka mahiyetinde söylemiştir). ama biraz da gerçeklik payı da varmış gibi...
dünya'nın gidişatı yönünde hiç bir bilgisi olmayan ve en kötüsü merakta etmeyen insan topluluğudur. bu insan toplulukları kabile halinde yaşarlar. genellikle yaşadığı bölgeler türkiye haritasında heryeri kapsamaktadır. tabi sahil kesimlerinde bu durum biraz daha az gözlemlenmektedir. binimum kadın programları, kimin kimi pompişlediği, bafi bafi dup dup da son gelişmeler, fatmagül e bu hafta kim basacak gibi sorunları kafasında barındırmaktadırlar. medya nın bunda payı büyüktür. türk medyası kendi ayaklarının üzerinde duramadığı ve bağlı olduğu için -koy götüne rahvan gitsin- felsefesiyle cahil insanları bi güzel becermektedir. olan da sana bana olur. ama sistem böyle mi gider diye sorucak olursanız yok şekerim böyle gitmez sıkıntı yok.
televizyonun icat edilmesiyle dünyayı şekillendirmeyi bırakan halktır. türk halkıdır. dünyadaki diğer halklar mükemmel insanlardan oluşur sadece biz aptal ve embesiliz. sözlükte boktan dizileri binlerce entry ile yadedin sonra türk eşittir aptal hadi yaaa.
dizi izlemeye karşı değilim. fakat açıkcası, birbirlerine bakmaları 20 dk. süren, sağdan sola dönmeleri 45 dk. alan insan figürlerini izlemekten nasıl zevk alırlar çözemiyorum, belkide çözmem gerkemiyor neticede zevk, renk meselesi...
dizi, Konusu kendi içinde parçalara ayrılmış, her biri öbürünün devamı olarak belirli aralıklarla yayınlanan kısa film değil midir. o halde 2-3 saat süren dizilere dizi denir mi? kimi zaman sinema filmleri bile o kadar sürmezken... bu durumda ne olduğu belli olmayan yeni bir türün varlığı peyda olmuştur. hayırlısı...
şimdi ben; "halkı uyutan tek şey televizyon mudur?" diye sormak isterim. sürekli suni gündemler yaratılarak (yok türban yok büyük proje vs) bu halk zaten uyutulmaktadır. televizyon işin çok başka bir boyutudur. halkımız zaten televizyona mahkum edilmiştir. açlık-yoksulluk sınırları içinde yaşamaya çalışan yurdum insanı için tiyatro, spor, kitap, sinema, konser ve bunun gibi bir sürü etkinlik insani bir ihtiyaç olduğu halde, lüks haline gelmiştir. vatandaş sokağa çıkamamaktadır. çünkü cebindeki para karnını doyurmaya kirasını-elektriğini-doğal gazını falanını filanını ödemeye, evladının okul masraflarına bile kıt kanaat yetmektedir. gençlerin çoğunluğu da yine aynı nedenlerden, sözlüklerde, çeşitli sosyal paylaşım sitelerinde vakit geçirmektedir. çaresizlik dayatılır sonra bu çaresizliği unutturacak bir afyon sunulur (bu bazen din olur, bazen tv olur.) sonra o halk öyle çaresiz kalır ki, her gün tv'de gördüğü, o böğüren insanı kurtarıcısı ilan eder.
tez zamanda kendi haritasının da şekli değişecek halktır. ayık olmayan halka kimse acıyıp toprak bağışlamaz. hele hele bu halk anadolu gibi tüm dünyanın gözbebeği bir coğrafyada yaşıyorsa, kayıtsız kaldığı durumlara beklemediği kadar kısa süre içinde düşebilir.
bir gün evinin kapısı kırılıp götüne amerikan askeri postalı yiyeceğini görmezden gelen halk. bu olayın aynısının başına gelmeyeceğini sanan ortada biji buji diye dolanan salaklar da ayrı bir alemdirler.
bu tipler aynı zamanda aref gavuruni yok bilmem sefasıni izler. ardından osmanlı yaşamını daha namazın nasıl kılınacağını bilmeyen muhteşem yüzyıl gibi kültürümüzü siken dizilerden öğrenir. sonra "lan haydarpaşa yanmış duydunmu" desen sana cevaben; "banene yeaa onu bırakta akşam ki bölümü izledin mi? behlül nasıl kıskandı ama" der.