dünya edebiyatına girmiş türk şair ve yazarlar

entry4 galeri0
    1.
  1. eserleri dünyaca ünlü olan türk şair ve yazarlardır.
    (bkz: nazım hikmet ran)
    1 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. 4.
  5. atilla ilhan da dahildir zira sisler bulvarını şöyle çözümlemiştik dünya edebiyatı dersinde;

    elinin arkasında güneş duruyordu
    aylardan kasımdı üşüyorduk
    ağacın biri bulvarda ölüyordu
    şehrin camları kaygısız gülüyordu
    her köşe başında öpüşüyorduk

    ( burada mutlu olunan günler anlatılıyor hikaye başlıyor merak ediyoruz devamını...)

    sisler bulvarı'na akşam çökmüştü
    omuzlarımıza çoktan çökmüştü
    kesik birer kol gibi yalnızdık
    dağlarda ateşler yanmıyordu
    deniz fenerleri sönmüştü
    birbirimizin gözlerini arıyorduk

    (akşam çöktü, ateşler söndü kesin kötü bir şey oldu dedik merak tavan yaptı. eşlerden biri kaybolmuş olmalı ki öteki onun gözlerini arıyor acab bu arayış mutlu sonla mı bitecek yoksa 'kesik birer kol gibi' dediğine göre kesik kolun yerine yenisi gelmez mantığıyla kesinkes bitecek mi hikaye bakalım..)

    sisler bulvarı'nda seni kaybettim
    sokak lambaları öksürüyordu
    yukarıda bulutlar yürüyordu
    terkedilmiş bir çocuk gibiydim
    dokunsanız ağlayacaktım
    yenikapı'da bir tren vardı

    (evet eşlerden birinin kaybolduğu diğerinin aradığı kesinleşti . peki ya terkedilmiş çocuk ve yenikapıdaki tren derken acaba kaybolan eş bir yere mi gidecekti?bu sorularlardan sonra şair kendi bulunduğu yeri hatırlatıyor bize: sisler bulvarında henüz yağmur yok ama öksürenbulutlar yağmurun habercisiydi diyerek.)

    sisler bulvarı'nda öleceğim
    sol kasığımdan vuracaklar
    bulvar durağında düşeceğim
    gözlüklerim kırılacaklar
    sen rüyasını göreceksin
    çığlık çığlığa uyanacaksın
    sabah kapını çalacaklar
    elinden tutup getirecekler
    beni görünce taş kesileceksin
    ağlamayacaksın, ağlamayacaksın.

    (işte müthiş bir bilinç akışı örneği sanki bir rüyasından bahsediyor şair hikayeyi anlatırken araya birden rüyasını ya da olmasını istediği şeyi sokuyor ölsem de böyle olsa isteğini okuyucunun aklına okuyucunun merağı hat safhadayken zihin bulandırmak adına sokuyor.)

    sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı
    ıslak kaldırımlar parlıyordu
    durup dururken gözlerim dalıyordu
    bir bardak şarabda kayboluyordum
    gece bekçilerine saati soruyordum
    evime gitmekten korkuyordum
    sisler boğazıma sarılmışlardı.

    (gerçeğe döndük şair hala sisler bulvarında yağmur başlamış. bekçiye saati sorduğuna göre saat geç olmuş eve gitmekten de korktuğuna göre büsbütün yalnız. siler boğazıma sarılmıştı derken sis dediği anıları olmasın?)

    bir gemi beni afrika'ya götürecek
    ismi bilmiyorum ne olacak
    kazablanka'da bir gün kalacağım
    sisler bulvarını hatırlayacağım
    kırmızı melek şarkısından bir satır
    lodos'tan bir satır yağmur'dan iki
    senin kirpiklerinden bir satır
    simsiyah bir satır hatırlayacağım
    seni hatırlatanın çenesini kıracağım
    limanda vapur uğuldayacak

    ( Yine bir bilinç akışı örneği. beyninde kurguladığı bir olay bir istekler dizini. afrikada onu kimse tanımaz ya e sevdiği kadın da gitmiş biindiği geminin adı da bu yüzden mühim deil yeter ki sisler bbulvarından yanii anılarından uzaklaşsın.)

    sisler bulvarı bir gece haykırmıştı
    ağaçları yatıyordu yoksuldu
    bütün yaprakları sararmıştı
    bütün bir sonbahar ağlamıştı
    ağlayan sanki istanbul'du
    öl desen belki ölecektim
    içimde biber gibi bir kahır
    bütün şiirlerimi yakacaktım
    yalnızlık bana dokunuyordu

    (anılar(sisler) bir gece haykırmış şaire terk edildiği andaki ağacı, yaprakları, sonbahar mevsimiini hatırlatmış. yine terk edildiği o ana çekiyor bizi terk eden zat-ı muhterem şaire o an öl dese ölecekmiş fakat öl dememiş...şair de sinirlenmiş, kırılmış ona yazdığı tüm şiirleri yakma istedi duymuş zira yalnızlık kendisine dokunuyormuş.)

    eğer sisler bulvarı olmasa
    eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
    sabah ezanında yağmur yağmasa
    şüphesiz bir delilik yapardım
    hiç kimse beni anlayamazdı
    on beş sene hüküm giyerdim
    dördüncü yılında kaçardım
    belki kaçarken vururlardı

    (anılar(sisler) olmasa Tanrı inacını hatırlatan ezan olmasa düşünceden hüküm giyerdim bu bir çeşit intihar olurdu ki kaçarken de vururlardı ama yapamadım diyor.)

    sisler bulvarı'ndan geçmediğim gün
    sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
    yağmurun altında yalnızım
    ağzım elim yüzüm ıslanıyor
    tren düdükleri iç içe giriyorlar
    aklımı fikrimi çeliyorlar
    aksaray'da ışıklar yanıyor
    sisler bulvarı ayaklanıyor
    artık kalbimi susturamıyorum

    (hatıralardan geçmediği gün öksüz kalacağını söylüyor artık acıları ana baba edinmiş şair. Son olarak yine hatırlatıyor terk edildiği andaki atmosferi yağmur yağıyormuş yalnızmış, tren düdüklerinin sesiyle sevdiği kadın yenikapı'dan trene binip gitmiş. şair hala siler bulvarına uğradığında ara sıra düdük sesleri kendisinin de aklını çelermiş gitmesi için anıları ayaklanmış ve kalbini susturamamış.. Ne dersiniz kalbini susturamadığına göre gitmiş midir peşinden? hiç sanmam kesik kol iyileşir mi? yerine yenisi gelir mi?)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük