bu kadar tarih kültür zenginliği olup bu kadar ucuz ve çok az bedelle ülke kaynaklarını bu kadar ucuz bedellerle alabileceğin dünyada hemen hemen hiç bir yer yok. bu hale övünen var mı acaba. çok kalitesizliği çok pahalıya halka satıp yabancıya bedavaya lüks bir ortam yaratıp bunun bütün bedelini tekrar burada yaşayan halka ödeten bir yer.
istanbulun bu hali bu halkın bu kadar yolsuzluğa talan hırsızlığa göz yumup görmemezliğe gelmesini eseridir. kötülük ve istismar bu kadar azgın ve doludizgin engel görmeden serbest kalınca işte bu istanbul ortaya çıktı. birileri çok zengin oldu ama tüm türkiye hayat kalitesi ve yaşam derinliğinde feci irtifa kaybetti. istanbul çok değersiz bir şehirdir. buraya gelenler bu ülkenin değerlerini ekonomisini yağmalamaya geliyor çünkü onlara buradaki her şey çok ucuz geliyor. yani ülkenin bu şehrinde yolsuzluk ve istismar öyle bir anafor yaratmışki taa yabancıya bile sirayet edip onları bile bu yağmaya davet ediyor.
içinde yaşayan insanların resmen salak yerine konulduğu 2010 kültür başkenti. hatta, dünya gaz ve toz bulutlarından oluştuğu vakit ilk kara parçası olarak istanbul çıkmış ortaya..
saçlarını dağıtır rüzgar yeditepe üzerinden, hatıralar tarihin küllerini savurur, kadın gibi, kısrak gibi sarılayım gel ince beline yarim istanbul gel öpeyim gerdanından.
Dünya tek devlet olsa taht şehri istanbul olur sözünü telaffuz eden Rus Çar Petro 16.yüzyılda şehir üstündeki hayranlığını gayet açık dile getirmiştir. Bir asır sonra Fransız imparator Napolyon ise Çar Petro'nunkine yakın sözlerle istanbul'un değerini belirtmiştir. Dünyadaki yedi doğal boğazdan biri olan istanbul Boğazının ikiye böldüğü, Asya ile Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan istanbul, neden bu kadar önemli olduğunu oldukça iyi anlatmaktadır. 1830 lu yıllara kadar dünyanın en kalabalık kenti olmuş, bugünse yine bu kategoride ön sıralardadır.
Roma imparatorlarından Konstantin, imparatorluk merkezini Roma'dan istanbul'a taşımış ve şehre kendi adını vererek, şehri ne kadar önemsediğini ortaya koymuştur. Yüzyıllarca başkent olan şehir, 1453'te Osmanlı Devletinin kontrolü altına girmiş ve 1922'ye kadar atalarımıza da başkentlik yapmıştır.Tarihin tozlu yapraklarında bir güneş gibi parlamış olan istanbul, nice imparatorluğun hayalini süslemiştir Şehre gelen diplomatlar, gezginler yada gazeteciler hayranlıklarını gizleyememişlerdir.
Bugün istanbul'a tarihinin gerektirdiği kadar değer vermiyoruz. Şehirdeki kültürel yıkım ve asimilasyon devam ederken, vasıfsız nüfusu da göz önünde bulundurursak, istanbul kendine yakışmayanı yaşamakta. Bize atalarımız tarafından bırakılan, uğrunda nice canların verildiği, dünyanın gıpta ile baktığı kent vizyon sorunu yaşamakta.
Her şeye rağmen tanıtım sorununu aşmaya çalışan yetkililer, kongre turizmini istanbul'a çekmeye çalışıyor.Osmanlı ve Bizans mirasları hala milyonlarca turistin ilgisini çekmekte. Uluslar arası zirveler için, olimpiyatlar için kentimiz defalarca aday oldu. NATO zirvesi, Şampiyonlar Ligi finali ve Eurovision gibi somut adımlar, gelişmeleri göstermekte.Şimdi ise AB, istanbul'u 2010 yılı Avrupa kültür başkenti ilan etti.
Bir şairimiz, istanbul gibiyim,yorgun, karışık; ama umutlu derken sizce istanbul'u günümüz açısından oldukça iyi açıklamıyor mu? Bu güzel şehrimizde her gün binlerce suç işlenmekte, tarihi eserler kundaklanmakta,anormal olarak nüfus artmakta. Aynı zamanda güzelliği ve görkemiyle insanları büyülüyor. Biraz duyarlı, biraz tarihe saygılı olursak, şehir üzerindeki tezatlığı giderir, tüm dünyaya istanbul'u yeniden ezberletiriz.
istanbul dünyanın başkenti, en güzel kenti olmayı hak etti, hak ediyor ve hak edecek...
