dün gece seni rüyamda gördüm yine. zaten son bir yıldır gördüğüm için alıştım artık. görmediğim zamanlar bir gariplik hissediyorum.
mutsuz muyum, hayır. hem mutluyum hem de hayal kırıklığı hissediyorum. biliyorum ki düşümde yapabildiğim şeyleri gerçekte yapamayacağım. ama uyandığım anki halimi kimse bilemez. bilmek de isteemezsiniz zaten.
yoldan geçen her adamın seni sevmeye hakkı var, onlar da sana aşık olabilirler, bu nedenle senle geçirdiğim her dakika vicdan azabı çekiyorum. ama onların seni sevmeye hakkı olduğu gibi benim de senin beni sevmeni istemeye hakkım var.
ergenlik böyle işte. ama mutluyum. yanında olmak, acı çekmek bile güzel... ve biliyorum ki senin benim gözyaşlarımı sildildiğin an, ben daha çok ağlayacağım. çünkü senin önünde acı çekmek ve senden dolayı acı çekmek bana mutluluk veriyor.
seni herkes sevebilir ama onların seni sevdiği kadar senin de beni sevmeni istemem gayet doğal...
ağlayarak uyandım tek hatırladığım diye devam eden bir emre aydın şarkısıdır. bazen rüyalarımızda görürüz gerçek hayatta görmekten kaçtıklarımızı. bazen yapılan hatadan kaçmak istediğimizdendir bazense terkedilmiş dahi olsak kaçarız işte. unuttuğumuzu etraftakilere inandırdıktan bir süre sonra kendimizide inandırırız yada öyle sanarız işte. bastırılmış duyguların ve bilinç altının muhteşem bir kurguyla sunduğu rüyamızdan nasıl uyandığımızsa değişkenlik gösteren bir durumdur. bazen bir anı canlanır bazense kaçma kovalamalar. bir satranç tahtasında piyonken üzerinize doğru gelen fil olabilir kaçtığınız kişi ve birden sahilde bulabilirsiniz kendinizi. veya bir sinema salonunda başlayan herşey bir anda bir kabusa dönüşebilir. önemli olan bastırmamaktır çünkü bir yerden patlaması zorunldur. fizikende ruhende.