dün, bugün: tatyana moran'ın tek kitabı.
Tatyana Moran bir asra yaklaşan ömrü boyunca pek çok olaya şahit oluyor, pek çok önemli insanla tanışıyor. Kırım'dan istanbul'a mavnalarla gelen bir Rus ailesinin en büyük kızı olan Tatyana Moran, 6-7 Eylül Olayları, 1 Mayıs 1977 ve Aydınlar Dilekçesi gibi Türkiye yakın tarihinin önemli olaylarına şahit oluyor; Füreya Koral, Mina Urgan, Halide Edip, Ahmet Hamdi Tanpınar, Aziz Nesin, Haldun Taner, Murat Sarıca ve Server Tanilli gibi Türkiye entelektüel tarihinin önemli figürleriyle birarada bulunuyor. Eğitim için gittiği Belçika'da tanıştığı Nikita ile evlenip Afrika'ya, Nyasaland'a yerleşiyor. istanbul'a dönünce Tan ve Cumhuriyet gazetelerinde çalışıyor. istanbul Edebiyat Fakültesi'nde doçent oluyor. Burada tanıştığı edebiyat eleştirmeni ve ingiliz edebiyatı profesörü Berna Moran'la beraberlikleri, onun 1993'teki ölümüne kadar devam ediyor. Kuruluş yıllarında Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde çalışıyorlar. Tatyana Moran, istanbul ve Boğaziçi üniversitelerinde ders veriyor; farklı ülkelerde akademik faaliyetlere katılıyor. Anılarını Proustvari bir yaklaşımla, geçmişin bugünümüzün bir parçası olduğu düşüncesiyle kaleme alan Moran, çocukken ona söylenen, solcuların iyi ve merhametli insanlar oldukları bilgisini, tüm yaşamı boyunca unutmuyor.*
--------------------------------------------------------
-Neden bu kadar beklediniz yazmak için?
+ Kitapta da anlattım, yazmayı hiç düşünmüyordum. Önemli
bir şey yapmadan niye yazar insanlar, diye soruyordum
kendi kendime. Sonra hep çok yoğun çalıştım. Vaktim
olmadı. Ben bir dil uzmanıyım. O konularda yoğunlaştım.
Yazmak aklıma bile gelmedi. Üstüme düşmeselerdi
yapmazdım bunu.
-Kalabalık, yaygın ailenizde solun her eğiliminden insan
görülüyor. Baba Menşevik, halalar Lenin'le, Lunaçerski
ile isviçre'de kader birliği içindeler. Bu fikri
ayrılıklar ailede bir sorun yarattı mı?
+ Hayır yaratmadı. Ailenin büyük bölümünün Rusya'nın
modernleşmesi için çaba gösteren ilerici insanlar
olduğunu anlattım. Bolşevik-menşevik ayrımı sonuç
itibariyle Devrim sonrasında keskinleşti. Biliyorsunuz
Bolşevik-Menşevik ayrımı Londra Kongresi'nde (1903)
ortaya çıkan bir ayrımdır. Ama, Devrim'e kadar fazla
netleşmiş değildi. Örneğin Menşevikler Duma'da solda
otururlardı. Bolşevik-Menşevik ayrımı Devrim'de
keskinleşti.
(Cumhuriyet Kitap, Geçmiş Günümüzün Parçasıdır, Cüneyt Akalın, 3 Ağustos 2000.)