evet bu şarkıyla birinci olunabilirdi. ama sesi olan bi şarkıcıyla katılsaydık. kıyafetler berbatken ses okadar kötüyken o haliyle aldığı derece iyiydi bile.
birincilik potansiyeli olan bir şarkıydı bu doğru. lakin bu asla kalitesinden değil eurovision'un o pop top kültürüne uygun bir parça olmasındandı.
hadise'nin en büyük şanssızlığı 2009 gibi adayların kuvvetli olduğu bir yılda yarışmasıydı. alexander rybak'in ''fairytale''i, yohanna'nın ''is it true''su ve aysel&arash'ın ''always''i gibi sağlam rakipleri vardı. olabilecek en iyi neticelerden birini aldı hadise o gece. üstelik beklentinin altında kalan o performansıyla...
eurovision'a gönderdiğimiz şarkılar içinde birincilik potansiyeli en çok olan şarkıydı. kalite demiyorum, kazanma potansiyeli diyorum.
ilk olarak oylar siyasi şeylere göre veriliyor diyenler için, türkiye her zaman diğer ülkeler tarafından ağzına bir parmak bal niyetine ödüllendirilebilecek bir ülke oldu. hiç değişmedi, o oy potansiyeli her zaman var.
diğer taraftan anlaşılmaı kolay şarkı sözlerinin içine etnik biraz ritm, seksi kadın şarkıcı ve kıyafetler kazanma potansiyelini taşır.
şarkının başarısız olma sebebi tabii ki canlı performans anı rezillikleriydi. arka plandan ayırt edilemeyen hadise, bir de hastalıktan dolayı sesi zerre çıkmıyordu. dansçı ekibi çok kötü seçilmişti falan.
niye kafa yordum buna bilmiyorum. final haftasındayım, mazur görün.
derste sıkılmış cocukları görünce, ingilizce şarkı dinleteyim bari deyip, biraz da olsa ingilizce'yi sevdirmek adına,
"hadi şarkı dinleyelim" dediğimde -demez olaydım- çocuklar tarafından şiddetle istenilmiş,
dolayısıyla da o gün tekrar tekrar dinlemek zorunda kaldığım, sinir ola ola ingilizce sözlerini tahtaya yazıp,
satır satır da türkçesini yazdırdığım şarkıdır.
-ne eziyetti..-
birinci olma yöntemini söylüyorum yetkililerin dikkatine koy arkaya anadolu ateşini şov görsünler, şarkıyı yapsın sezen bacımız getirsin oraya ud ney def saz bağlama, şarkıyıda söylesin şebnem ferah bitti.
bir kaç ingiliz sitesine baktım da, ingilizler bu şarkıyı hakikaten sevmiş. oylayanlar bizim türkler değil yani. herkesin favorilerinde ilk üçte mutlaka hadise var. ama maalesef ingiltere'nin de oyu bir sayılıyor, malta'nın da, andorra'nın da.
türkçeye saçma sapan çevrilen yapıtlardan biridir. türkçeye düm tek tek olarak çevrilmiştir. saçma çevirilerden en makbulu ise geçenlerde aldığım bir korsan cd de gördüğüm çeviridir. benjamin button diye kısaltabileceğimiz filmden bir sahnede cate, brad pitte rolü icabı benjamin benjamin diye bağırmaktayken alt yazı çeviri ekibi bu seslenişi bünyamin bünyamin diye çevirmiştir.
edit: crazy for you düm tek tek olarak çevrilmemiş, şarkının ismi yokken crazy for you diyelim bari demiş trt çalışanları hadise de yok efendim şarkımın adı düm tek tek demiş. uyarı için kroniktatminsize teşekkürler.
hadise eğer şarkısına güveniyorsa kimsenin laf etmeye hakkı yok. başka yorumlar dolaşıyor da etrafta o yüzden böyle bir şey söyleme gereği duydum.
şüphesiz kızımız avrupa'yı bizden iyi biliyor. ama ben de hadise'nin herkesin dilinde olan orasının burasının avrupa'da yeteri kadar olduğu kanısındayım.
hadise çıkar sahne şovunu yapar, milyarlık elbiseler giyer vs. bunların nasıl olması gerektiğini söylemek bize düşmüyor.
lakin hadise'nin kafasında tasarladıklarını uygularken iki şeye dikkat etmesi gerekiyor bence:
bunlardan birincisi bir şarkı yarışmasına katıldığı gerçeği. yarışma sonrası konuşulacaksa şarkısı ve şovu konuşulsun, başka şeyleri değil.
ikincisi ise orada türk halkını, en önemlisi türkiye'yi temsil edecek olması. bu sorumluluğun bilinciyle hareket etmeli moskovalarda.
trt nin klibini fazla seksi bulduğu için değil görüntü kalitesi düşük diye reddettiğini açıkladığı şarkıdır. etnik-pop son yıllarda fazla işe yaramamıştır. helena paparizou tarzı fazla iş yapar mı bilmem hep beraber göreceğiz.