hergün bir çocuk bi yerlere ya düşüp kalıyo ya bir yerlerde sıkışıp kalıyo ama illa ki birşey oluyo, birşey yapıyolar. en güzel örneklerden birisi de mahsun kırmızıgül ün güneşi gördüm filmindeki çocukların yaptığı şeydi. bebek altını kirletince cocuklarda yıkansın, temizlensin diye çamaşır makinasına atmışlardı bebeği. sonuç vahim... bebek öldü tabi.
içinde kibrit yanan şişeye pişmiş yumurtanın vakumlanması durumuna uğradığını düşündüğüm çocuktur.
bu durumda tencerenin kaynıyor olması gerekir ki ortaya "insan çocuğunu niye kaynatır?" sorunsalı çıkar. o yüzden en iyisi olaya münferit bir vaka gözüyle bakmak.
o deilde olay eskiymiş.internette videosu yeni yayılmaya başladığı için haberlere şimdi konu olmuş. dün bir haber bülteninde çocuğu aynı düdüklünün önünde babası kollarından tutmuş artık sığmıyor büyüdü diyerek poz verdirtiyordu.güler misin ağlar mısın?
o değil de, bu çocuğun ailesinin evine akın edildiği söyleniyordu dün haberlerde.
adamlar da bu sebeple evlerini bir süreliğine terketmişler. bence bu, bu çocuğun düdüklü tencereye sıkışmasından bile daha absürt, daha tuhaf, daha komik bir durum.
o insanların bu çocuğun evine hangi gerekçeyle akın ettiklerini ciddi ciddi merak ettim şimdi.
"aaa düdüklü tencereye sıkışan çocuk burda yaşıyormuş, hadi gidip bakalım" gerekçesiyle mi acaba?
(tencereye sıkıştı ya, kesin efsunludur bu bebe mantığı herhalde)
artık bizim ülkemizde gerçekten her şey ama her şey çok tuhaf olmaya başladı.
bir çocuk oyun oynarken (artık nasıl oluyorsa, orası da tuhaf) düdüklü tencereye sıkışıyor (o da tuhaf), sonra itfaiye makasla tencereyi kesiyor, bu esnada amcalar çocuğun kafasını tutuyorlar, bir taraftan da "gözlerini kapatın gözlerini" diye bağırıyorlar. sonra bu esma bir anda ünleniyor, evine akın ediliyor. ailesi de tası tarağı toplayıp, kaçıyor. şaka gibi, masal gibi.
görüyor musun esma, bi düdüklü tencere nelere mal olabiliyor yavrum.