aynı dili konuştuğumuz halde söylediklerinden hiçbir şey anlamadıdığım felsefi kişilik ve yazardır.
birkaç kez televizyonda denk gelip yazılarını okumaya, twitter dan takip etmeye çalışsam da nafile. çok doğru şeyler söyleyebilecekken kullandığı ağdalı dili yüzünden kendini ifade edemeyen insandır fikrimce. özellikle alman idealizmi ile ilgili düşüncelerini çok merak ediyorum.
ülkemizde felsefenin durumu düşünüldüğünde felsefecilerin de böyle bir dil kullanıyor olması çok üzücü gerçekten.
--spoiler--
- 12 Eylül öncesinde, 1978'de, siyasi olaylar sebebiyle henüz 16 yaşındayken cezaevine girdim. Toplam dört yıla yakın cezaevinde kaldım. Türk milliyetçisiydim. Siyasi kavgalara karıştığım için okuldan sürüldüm. Namaz kılmayı, Kur'an'ı okumayı öğrenişim hep cezaevi yıllarına rastlar.
--spoiler--
aynı röportajda ilgi çeken bir diğer husus ise tam bir istanbul çocuğu olan cündioğlu'nun hapiste sert görünmek için "Kardeşim kapıyı kapar mısın?" demek yerine, "Gardaş gapıyı gapa!" demeye çalışması.
çıktığı bir tv programında "kadere inanıyorsunuz?" diyen sunucuya,
"hem de nasıl. ölçüsüz hiçbir şeye inanmam. kader, ölçü demektir." diyerek bizi kader hakkında
düşünmeye sevk eden aklının farklı çalıştığını düşündüğüm yazar.
birden fazla dil bilen, birden fazla disiplin arasında mekik dokuyabilen, katıldığı televizyon programlarında en iyi kelimeyi kullanabilmek için bayağı bir çaba sarfeden bütün bunların üstüne ayrıca iki yıl klasik tıp eğitimi almış düşünür.