dört ülkeden kürt kadın şairler buluşması

entry3 galeri0
    ?.
  1. dört ülkeden 5 kürt kadın şairin istanbul'da ve diyarbakır'daki buluşması;

    ırak, iran, türkiye ve suriye'den beş kürt kadın şair, dünya kadınlar günü etkinlikleri çerçevesinde istanbul ve diyarbakır da yapılacak şiir dinletisi ve söyleşiler için bir araya geliyor.

    kürtçe'nin soranî ve kurmancî lehçelerinde ürün veren kadın şairler fatma savci, gulîzer, kejal ahmed, jana seyda ve nahîd huseynî, kürt halkının belleğinin ve yaşam kültürünün ifadesi olan ortak şiir geleneğini yansıtmak ve yeniden yaratmak için seslerini birleştiriyor.

    anadolu kültür, avesta yayınları ve beksav'ın işbirliğiyle kürtçe ve türkçe olarak gerçekleşecek dinleti ve söyleşilerde şiirlerin türkçe çevirilerini jülide kural seslendirecek. etkinliklerin sunumunu rûken bağdu keskin ve lorîn s doğan yapacak.

    köklü bir geçmişe sahip olan sözlü ve yazılı kürt yazını, kürtçenin çeşitli lehçelerinde geniş bir külliyatı da barındırıyor. kadın şairler, hem yazılı hem sözlü kürt anlatı geleneği içinde önemli bir yer tutuyor. dinleti ve söyleşiye katılacak kürt kadın şairler, ayrı ülkelerden, ayrı kültürel ve sosyal çevrelerden gelmelerine rağmen şiirlerinin ortak bir ses ve benzer duyarlıklar taşımasını vurgulamak istiyorlar. dinletinin 8 mart dünya kadınlar günü etkinlikleri çerçevesinde yapılıyor olması, kürt kadınlarının, sosyal, kültürel ve politik tahakküme karşı koyuşunun da ifadesi olan bu şiirlere ayrı bir anlam kazandırıyor.

    program:

    "kırdım kaderin bilindik aynasını"

    4 ülkeden kürt kadın şairler buluşması

    şiir dinletisi-söyleşi

    fatma savci /gulîzer /kejal ahmed /jana seyda /nahîd huseynî - jülide kural'ın katılımıyla

    sunum: rûken bağdu keskin, lorîn s. doğan

    20 mart 2008 17.00 büyükşehir belediyesi tiyatro salonu. diyarbakır

    22 mart 2008 17.00 tütün deposu hendek cad no:12 tophane istanbul

    23 mart 2008 17.00 beksav damga sokak no: 17/5 kadıköy istanbul

    "hüznü, bahar gibi giydirmek için"

    iran, kuzey ırak, suriye ve türkiye'den beş kürt kadın şairi, dünya kadınlar gününün kutlandığı mart ayında türkiye'de bir araya getiren
    bu etkinliğin birden fazla amacı var. kürtçe'nin soranî ve kurmancî lehçelerinde ürün veren kürt kadın şairler seslerini, kürt halkının, belleğinin ve yaşam kültürünün ifadesi olan ortak şiir geleneğini yansıtmak ve yeniden yaratmak için birleştirdiler. duyacağınız ses, tarihi boyunca sürgüne ve kıyıma uğramış bir halktan, boz rengi gazların yüz binlerce insanı öldürdüğü topraklardan, yanmış ormanlardan geliyor, bir halkın zulmedilen, yasaklanmış dilinden... ancak onlar, ağıt yakmak için değil, şairlerden fatma savcı'nın söylediği gibi "hüzünlerini bahar gibi giydirmek için" sözün peşine düştüler;

    "kürt yazılı ve sözlü edebiyatının ve köklü şiir geleneğinin yeterince bilinmemesi, türkiye'de uzun süre yasaklı kalan kürtçenin gelişmemiş ve sanatsal ifadeye açık olmayan bir dil olarak yok sayılmasına, ikincilleştirilmesine ve baskı altına alınmasına zemin oluşturuyor.

    egemen anlayış tarafından yaygınlaştırılmak istenenin aksine, türk edebiyatının batılılaşmayla birlikte reddettiği doğu'nun kadim edebiyat geleneğinden beslenen kürt edebiyatı, sözlü olduğu gibi yazılı anlatı alanında da köklü bir geçmişe ve geniş bir külliyata sahip...

    kadın şairler, hem yazılı hem sözlü kürt anlatı geleneği içinde önemli bir yer tutuyor. müzikle birleşen kürt sözlü anlatı geleneğini yüzyıllarca sürdüren kadın dengbejlerin derlediği ve söylediği kilam ve stranların anadilin ve yaşam kültürünün korunup aktarılmasındaki yeri biliniyor.

    meryem xan, elmas muhammed, fatma muhammed, nazdar ferhat, esmer ferhat, ayşe xan.... celale xanım loristani, rihan xanım, liza xanım, xatune, gibi önemli kadın şairler hemen akla gelenler.

    ayrı ülkelerden ve ayrı kültürel ve sosyal çevrelerden gelen bu beş kadın şairin, şiirlerinin ortak bir ses ve benzer duyarlıklar taşıması dikkat çekiyor. bu şiirlerde aşk, sevgiliye duyulan özlem, kadınlar üzerindeki tahakküm, aşiret kurallarına başkaldırı olduğu kadar, göç sürgün ve enfal gibi kürt halkının ortak belleğinde yer etmiş izlekler de dile getiriliyor. ancak diğer ülkelerdeki kürt kadın şairlerle benzer izlekler üzerinden şekillense de, türkiye'de kürt edebiyatının ve buna bağlı olarak kürt kadın şairlerin yeniden ortaya çıkışının daha farklı bir öyküsü var.

    suriye, ırak ve iran'da kürtlerin, sanat ve edebiyatla ve en önemlisi kürtçeyle bağlarının güçlü oluşu, kürtçe
    yazan etkili bir edebiyat ve sanat çevresinin, dünyaca bilinen yazılı ürünlerin ve sürekli edebi yayınların varlığı gibi etmenler söz konusuyken, türkiye'de kürt dili daha çok sözlü anlatı geleneğinden beslendi, varlığını böyle korudu. kendini anadilde ifade etmenin diğer alanlar gibi kültür ve sanat alanında da türlü engellemelerle karşılaştığı türkiye'de, kürtçe dil ve edebiyatın yükselişi ve kürt kadın şairlerinin ortaya çıkışı, kürt halkının politik mücadelesiyle koşutluk taşıyor.

    doksanlarda kürt halkının anadilini kullanmak ekseninde yükselen hak ve kimlik
    mücadelesi, yıllarca yasaklanmış bu dilin, politik mücadelenin önemli bir parçası haline gelerek canlanmasına neden oldu. bu toplumsal bilinçlenme, uyanış ve mücadeleye koşut olarak, özellikle türkiye'de yeni bir genç kürt kadın şairler kuşağı doğdu. bu süreçte varlığı kabul edilmeyen bir dili inatla kullanma ve bu dilde yazılı ürün verme amacıyla yayınlanan gazete ve dergilerin, yeni kaybettiğimiz mehmet uzun gibi anadilinde ürün veren kürt romancılarının da büyük payı var. anadillerini yeniden öğrenseler de, türkiye'de kürtçe şiir yazan kadın şairlerin ürünlerinin niteliği, dilin yalnızca kelimelerle tanımlanamayacağını ve yasaklansa hatta unutulsa da, halkların hafızasında varlığını güçlü biçimde koruduğunu gösteriyor. dinletide bir araya gelen kürt kadın şairlerinin geldiği coğrafyalarda kapitalizmin, feodal ilişki biçimlerini hızla bozuma uğratması, geleneksel yaşam biçimlerinin çözülmesi, kadınlara yönelik baskıların daha da artmasına neden oldu. türkiye'de kadın bedenini ve kimliğini tahakküm altında tutmanın yolu haline gelen töre ve namus adına işlenen cinayetler bunlara iyi bir örnek.

    dinletinin 8 mart dünya kadınlar günü çerçevesinde yapılıyor olması, kürt kadınlarının, sosyal, kültürel ve politik tahakküme karşı koyuşunun da ifadesi olan bu şiirlere ayrı bir anlam kazandırıyor. yalnızca şiirler değil, şiirlerin temsil ettiği dile getirme cesareti, kendilerini sosyal ya da kültürel alanda ifade edememiş kadınlara yol gösteriyor.

    bu buluşmaya katılan şair kadınlar çok gençler. ama bin yaşındalar aynı zamanda; halklarının acısını ve bilgeliğini barış umudunu ve direnme cesaretini yaşlı dizelerinde taşıyorlar. kürt kadınlarının söylediği dilok ve feylilerin, kadın dengbejlerin yüzyıldır seslerinde koruyup kolladığı stranlar ve kilamların izinden, onlar da yaralı ve sürgün dili yeni nesillerin kulağına üflüyorlar; anaların söylediği ninni, hep kulakta tutulacak kıymetli bir öğüt gibi...

    kim bilebilir? insanların, doğanın diğer yaratıkları, tavşanlar, geyikler ya da meyve ağaçları gibi sınırları ve dikenli telleri umursamadan yaşayıp öldüğü bir zaman var mıydı?

    bu soruya yanıtı yalnızca şiir verir. çünkü her ne kadar bir dilin içinden ve o dilin kelimelerinden gelse de şiir, ancak zamanı ve mekânı, hatta dile geldiği kelimeleri reddettiğinde şiir olur. şiirde yansıyan şey, gözün, kolların bacakların yani bedenin zamanını aştığında, insanlığın uzun zamanına ve büyük yurduna ait olduğunda gerçekten duyulabilir. o yüzden duyabildiğimizde bu ses, yalnızca yaslı toprakların ve yasaklı dilin değil, evrensel olanın sesi olacak.

    dil ki içine doğduğumuz şeydir, dil ekmek istediğimiz şey değildir, pirinç istediğimiz, seni seviyorum dediğimiz şey bile değildir. dil hayatı kavradığımız, hiç tanımadığımız insanları, hiç görmediğimiz toprakları hiç bilmediğimiz zamanları düşlediğimiz şeydir. bu şiirler ana dilinde düşlemenin ve söylemenin, âşık olmanın, bir çiçeği kendi ismiyle koklamanın yüzyıllarca tehlikeli ve yasak sayıldığı topraklardan geliyor. o topraklar ki analar her gece ölü çocuklarının üstünü örter, körpe otlar, dağ rüzgârının kulağına isimlerini fısıldar ve gecenin kucağında inatla şiir büyütür kadınlar..."

    ayşegül devecioğlu
    3 ...
  2. 1.
  3. 4 ülke ama neden 5 kadın ?
    1 ...
  4. 2.
  5. diyarbakır'da yapılan programda özellikle kuzey ırak ve iran'dan gelen şairlerin konuşmalarının çevirileri yapılırken hoş anların yaşandığı etkinlik. zira onların konuştuğu dil kürtçe'nin sorani lehçesine aitti ve salondaki çoğu kişi bu dili bilmiyordu. bunun üstüne tercümanın da ara sıra onların dilinden anlamamasının etkinliği daha bir güzelleştirdiği program.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük