duvarlar kadar soğuk ve ürkeğim,
kaç kişiyi barındırdın gölgemde bilmemekteyim.
nesefin kadar uzak, ölümün kadar yakınım ruhuna,
mavilerin en derininde gezinenim.
bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne."o olmazsa
yaşayamam." demeyeceksin.
demeyeceksin işte. yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
çok sevmeyeceksin mesela. o daha az severse kırılırsın.
ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden.
çok sevmezsen, çok acımazsın. çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
senin değillermiş gibi davranacaksın.
hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
çok eşyan olmayacak mesela evinde. paldır küldür yürüyebileceksin.
ille de bir şeyleri sahipleneceksen, çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
gökyüzünü sahipleneceksin, güneşi, ayı, yıldızları... mesela kuzey yıldızı,senin yıldızın olacak.
"o benim." diyeceksin. mutlaka sana ait olmasını istiyorsan birşeylerin...
mesela gökkuşağı senin olacak. ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
mesela turuncuya, yada pembeye. ya da cennete ait olacaksın.
çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
ilişik yaşayacaksın. ucundan tutarak...
Biliyorum, kolay değil yaşamak;
Ama işte
Bir ölünün hala yatağı sıcak,
Birinin saati işliyor kolunda.
Yaşamak kolay değil ya kardeşler,
Ölmek de değil;
Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
Utanirim,
Utanirim fikaraliktan,
Ele, gune karsi ciplak...
Usur fidelerim,
Harmanim kesat.
Kardesligin, calismanin,
Beraberligin,
Atom gullerinin katmer actigi,
Sairlerin, bilginlerin dunyalarinda,
Kalmisim bir basima,
Bir basima ve uzak.
Biliyor musun ?
Binlerce yil sagilmisim,
Korkunc atlilariyla parcalamislar
Nazli, seher-sabah uykularimi
Hukumdarlar, saldirganlar, haydutlar,
Harac salmislar ustume.
Ne Iskender takmisim,
Ne sah ne sultan
Gocup gitmisler, golgesiz !
Selam etmisim dostuma
Ve dayatmisim...
Goruyor musun ?
Nasil severim bir bilsen.
Koroglu'yu,
Karayilan'i,
Mechul Asker'i...
Sonra Pir Sultan'i ve Bedrettin'i.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasil severdi.
Bir bilsen, Urfa'da kursun atani
Minareden, barikattan,
Selvi dalindan,
Olume nasil gulerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?
Oyle yikma kendini,
Oyle mahzun, oyle garip...
Nerede olursan ol,
Icerde, disarda, derste, sirada,
Yuru ustune ustune,
Tukur yuzune celladin,
Firsatcinin, fesatcinin, hayinin...
Dayan kitap ile
Dayan is ile.
Tirnak ile, dis ile,
Umut ile, sevda ile, dus ile
Dayan rusva etme beni.
Gor, nasil yaratilirim,
Namuslu, genc ellerinle.
Kizlarim,
Ogullarim var gelecekte,
Herbiri vazgecilmez cihan parcasi.
Kac bin yillik hasretimin koncasi,
Gozlerinden,
Gozlerinden operim,
Bir umudum sende,
Anliyor musun ?
Sus, kimseler duymasin.
Duymasin olurum ha.
Aydim yari gecede
Yesil bir yagmus sonra...
Yagiyor yesil.
En uzak, o adsiz ve kimselersiz,
O yitik yildizlarda duyuyor musun?
Bir stradivarius inler kendi kendine,
Yayi, recinesi, koprusu yesil.
Once bendim diyor ve sonra benim...
Olumsuz, guzel ve cetin.
Ezgisidir dolasan butun evreni,
Bilinen, bilinmeyen issizliklari.
Canimi, tuylerimi sarmada simdi
Kendi ruzgariyla vurgun...
Sariyor yesil.
Ruya, butun cektigimiz
Ruya kahrim, ruya zindan.
Nasil da yillari buldu,
Bir misra boyu maceram...
Bilmezler nasil aradik birbirimizi,
Bilmezler nasil sevdik,
Iki yitik hasret,
Iki parca can.
Catladi yuregi cakmaktasinin,
Agliyor gok kusaklarinin serinliginde
Caglardir bogulmus bir su...
Agliyor yesil.
Yivlerinde yesil guller fiskirmis,
Susmus butun namlular...
Susmus dag,
Susmus deniz.
Dunya misil-misil,
Uykular derin,
Yilan su getirir yavru serceye,
Kisir kadin, mavis bir kiz dogurmus.
Memeleri bereketli ve serin...
Sagiyor yesil.
Aydim yari gecede,
Neron, cocuk kitaplarinda cirkin bir surat,
Ve Sezarsa, bir ad yikintilarda.
Ama hancer tasi sanki
Koca Kartaca!
Hani, kibrit suyu vermislerdi ustune
Bak nasil aliyor, yigit,
Binlerce yil da sonra
Aliyor yesil.
Vurur dagin dorugundan
Atmacamin calkara,
Yalin golgesi.
Kus vurmaz, tansan almaz,
Ama ac, azgin
Kopek baliklariydi parcaladigi
Bak, Tiber saygili, suskun.
Bak nilufer dizisi zinciri.
Bunlar bukagisi, kolbaglaridir,
Cihanin ilk umudu, ilk sevgilisi,
Ve ilk gerillasi Spartakus'un.
Susuyor yesil.
Sus, kimseler duymasin,
Duymasin, olurum ha.
Aymisam yari gece,
Seni bulmusam sonra.
Seni, kaburgamin altin parcasi.
Seni, dislerinde elma kokusu.
Bir daha hangi ana dogurur bizi?
Ruhum...
Misra cekiyorum, haberin olsun
Carsilarin en kucuk meyhanesi bu,
Saclari yuzumde kardes, cocuksu.
Derimizin altinda o olum namussuzu...
Ve Ahmedin isi ilk rasgidisi.
Ilktir dost elinin hancersizligi...
Agliyor yesil.
küçük aşkların küçük yazarları
lanet olsun sizlere
büyük düşünmek varken
nedendir bu işkence?
uğraşma bulamazsın
istediğin aşkı
çünkü sen bir yalansın
yalan doğdun yalan yaşarsın...
inan ki suçum yok aşkı travesti sokağında düşürmüşler. travestiler ki daha delikanlı şimdi boylu boyunca uzanmış...uzun sarı saçları şimdi kısacık..istanbul çatısı geniş, kocaman kalorifer petekleriyle bezenmiŞ bir ev..binlerce isim, binlerce ayakkabı, tonlarca çikolata..hergün göz diplerinden ayçiçek tarlasına uzanıyor..kadıköye sermiş kırmızı mor kolye..uzun sarı saçları şimdi kısacık abin mi getirdi seni bu bara..tanesi on kuruş..şimdi çekse ne fayda. uzun sarı saçları şimdi kısacık....
Seviyordun, sevdiğini söylüyordun
Unutamamıştın o gülüşleri....
Karanlık lacivert bir geceden çalmıştım seni...
Çoraplarınla dalga geçmiştin tüm gece....
Beni göremediğin kaldırımlar aldım bugün sana
Beni duymadığn şiirler, kelimeler........
Varlığı yokluğu pek belli olmayan uyanık hayat!
sen nasıl şairsin ki
Şiirleri tersten yazdın........
Dinle sevdigim bu ayrilik saatidir
Dunya var olali beri cirkin ve soguk
Ergec icecegimiz bir ilac gibi
Tadi dudaklarimizda acimsi, buruk
Bu saatte gozyaslari, yeminler
Bos bir tesellidir inandigimiz
Perde kapaniyor, filim bitiyor iste
O hic bitmeyecek sandigimiz
Goruyorsun konusacak bir seyimiz kalmadi
Sadece bakislarimizda huzun
Iste ayrilik bu; hic beklemedigimiz
O ikiz kardesi olumun
Anliyorum bir daha gorusemeyecegiz
Bu son bulusmamizdir seninle
Yeni bir hayata basliyacaksin artik
Onunla, o yeni sevgilinle.
Anliyorum artik o opecek ellerini
Kulagina aski o fisildayacak
Icinde bir pismanliktan baska
Benden eser kalmayacak.
Sigarani sondur, kalkabiliriz
On adim sonra yollarimiz ayrilmali
Sakin aglama ve bir sey soyleme bana
Insan ayrilirken bile buyuk olmali.
sana bildiğim tüm küfürleri ettim
şimdi biraz mola vereyim havalar sıcak
biliyorsun
buralar gavur .mı gibi yanıyor
aynı senin aşkından benim yandığım gibi
yok ama bugün küfür etmeyeceğim sana da aşka da
ne güzeldi eski günler
sen yoktun ben yoktum aşkımız yoktu
ulan özlüyorum eski zamanları be
görücü usulü evlenmek, sonra nişanı bozmak istiyorum
sen gideli kaç zaman oldu
sakalımda aklar çoğaldı, kafam da saç kalmadı
bunlara sebep hep sensin biliyorsun değil mi?
ne derdi barış manço anlıyorsun değil mi?
ama anlasan bana küfrettirmezdin ki
gerçi son 1 haftadır edemiyorum ya neyse
bu antidepresanlar beni çevirdi laleye
dön dolaş aynı tepkiler ya da tepkisizlikten
arada parlıyorum eskisi gibi
diyorum ki;
sikeyim böyle aşkın ızdırabını..
sonra yatağımdan kalkıp bir sigara içip
ölüm uykusuna dalıyorum..
her sabah tekrar kalkıp sana küfür etmek için..
28.06.2007.....01:39
yalnizlik bibliyografyasi'ndan..
(eşşağan ala gazuğu, 28.06.2007 01:50)
Haydi güle gülü gülüm
haydi güle güle
Hani ağlamak yoktu?
Ağlama kızım,
gözüne batacak sürmelerin.
Taksiye bindin işte,
işte hapishanesinde yattığım şehrin
geçiyorsun içinden.
Şöför belki ben yaşta bir adam
dikiz aynasından bakıyor sana
anlıyor bu güzel kadının ağlamasını.
Belki onunda içerde yatanı vardır,
belki tanır beni, belki kendiside bizdendir.
Biliyorum:
Demirlerden seyrettiğim bu şehir
kaplıcalar
türbeler
ipek fabrikaları ve kocaman bir çınardır.
Ve sahici insanları
benim insanlarım
nasılda perişan...
Fakat yüzlerine güneş vurmuş gibi olmuştur
sen gözyaşları arasından
onlara baktığın zaman.
Sen bu şehre bundan öncede geldin demek?
Sen bu şehre gelesinde beni aramayasın!
Öylemi? AĞLA GÜLÜM!
Hemde hüngür hüngür ağlamalısın.
Hayır ağlama, Allah belamı versin benim ağlama!
Etrafına bak:
Ben ve şehir çoktan arkada kaldık