Çok içip, saçma şeyler yaptıktan sonra sabah baş ağrısıyla uyandığım zamanların hislerini yansıtan kafka kitabıdır.
Hangimiz kendini bok gibi hissetmedi.
beylikdüzünden mecidiyeköye iş görüşmesine gidip gelirken bitirdiğim kitap. absürd karakterli. insanların dönüşüme bu kadar tepkisiz kalması midemi bulandırmıştı.
Çok sıkılmıştım kabul ediyorum. Fakat iyi ki bırakmayıp devam ettiğim kitap olmuş diyorum neden mi? Çünkü bir yazar ancak bu kadar iyi anlatabilirdi yaşamın özünü.. hadi bir karşı çık dedi adeta sende dönüşürsün dedi. Kahramanımız Gregor'a gerçekten üzüldüm zincirleri kırdıktan sonra deli gibi gezsin istedim hapsolduğu yerden kurtulsun istedim ama olmadı. Ne olursa olsun özgür olarak öldün reyiz unutmayacağız..
"bir sabah tedirgin düşlerden uyanan gregor samsa, devcileyin bir böceğe dönüşmüş buldu kendini."
O aslında yıllardır kendisiyle aynı hislere gark olmuşların dile getiremediğini getirdi ve bir sabah uyandığında bir böcek oldu.
"sevgili okuyucular, şimdi siz dinlemek isteseniz de istemeseniz de ben size niçin bir böcek bile olamadığımı anlatmak istiyorum. tüm içtenliğim ve ciddiliğimle söyleyeyim, böcek olmayı bile şiddetle istedim."
(bkz: yeraltından notlar)
kafka, kitapta gregor samsa özelinde insanların bir bireyden menfaatleri azaldığı ölçüde onların gözlerinde nasıl değersizleştiğini anlatıyor.
gregor samsa, ailesinin göz bebeği iken bir sabah artık çalışamayacak duruma geliyor ve gün geçtikçe ona duyulan hisler sevgiden önce tiksintiye daha sonraları ise nefrete dönüşüyor.
kitabı daha derin analiz ettiğimizde ise kitaptaki her bireyin toplumun ayrı bir sınıfını temsil ettiğini ve kafka'nın bu bireyler üzerinden düzeni eleştirdiğini daha net gözlemleyebiliriz.
ilk bakışta kitapta sadece gregor'un insandan böceğe dönüştüğü anlatıldığı düşünülse de iyi gözlemlendiğinde dönüşümün sadece bundan ibaret olmadığı anlaşılmaktadır.
Aslında bir sabah uyandın kendini nasıl görmek istersin gibi bir soruyla da karşılaşabilirsiniz. Bir sabah uyandınız ve kendinizi böcek olarak gördünüz ve bir süre yaşadıktan sonra sizi öldürdüler. Hani derler ya seni böcek gibi ezerim diye. Belki de şimdiye kadar öldürülen böcekler daha öncesinde insandı. ilaçlandı, ezildi veya başka bir şekilde öldürüldü. Belki de gördüğümüz canlılar aslında sabah uykudan uyandıklarında hayatlarına başka bir canlı olarak devam edenler. Kimi köpek oldu, kimi kuş veya balık.
Aslında hayatta çıldırmamak elde değil. Ne için yaşıyoruz? Doğmayı seçmediğimiz bir hayatta adımızı bile başkalarının koyduğu bu dünyada bir kalıbın içinde yaşayıp gidiyoruz. Hep bir koşuşturmaca. Doğ, yaşa, öl; gregor samsa gibi.
Pazarlamacıydı. Sabah erken kalkıp yolculuğa çıkması gerekiyordu ama böcek oldu. ilk başta üzüldüler ama en sonunda ezilip hayata veda etti. Gün ağarmaya başladığında herkes iş veya okuluna gidecek ve bu bir süre daha devam edecek. Ta ki son nefesi verene kadar.
Edit: kitapta gregor samsa'nın büyüklük olarak nasıl bir böcek olduğunu hep ikilemler arasında kalarak okumuşumdur. Gregor samsa küçük bir böcek miydi yoksa yine aynı insan boyutlarında bir böceğe mi dönüşmüş müydü diye. Genelde herkes küçük bir böcek olarak düşünmüştür, peki ya yine bir insan boyutunda bir böcek olduysa?
Yazınsal yaşamını iktidarla çatışma üzerine kuran Franz Kafka'nın insanın anlamadığı yasalarla yönetilen bir dünyayla uzlaşma girişimindeki birey ruhunun yalnızlığını anlattığı eseri.
Kitaba ismini veren dönüşüm kimin neye dönüşümü sorusunu getiriyor ilk önce akla. Çıkarımlarıma göre kitapta iki ana karakter olan Gregor Samsa ve Grete Samsa toplumdaki iki tip bireyi temsil ediyor. Kitabın başlarında sorumlulukların altında ezilen ve toplumun istediği bireyden kendi olma ve dikte edilmiş kurallardan sıyrılmış bireye DÖNÜŞEN Gregor ve kitabın sonlarına doğru toplumun çarkına dahil olduktan sonra çıkarcı ve toplumun istediği bireye DÖNÜŞEN Grete. Bu devinimsel işleyişi derinsel anlatımıyla ele almıştır. Yoğun anlatımlara yer vermeden yıllar öncesinde olduğu gibi günümüzde de devam eden toplumun istediği(olmak zorunda bırakıldığımız) birey ele alınmıştır. Bana asıl ilginç gelen ise kendini bulan gregorun böceğe dönüştürülerek sakın toplumun istediği birey kalıbından çıkmayın böceğe dönüşürsünüz ha diye bizi uyarıyor izlenimi vermesi. Sonuç: kendi kendimle tartışmama sebep olmuş kitaptır.
kafka'nın ne kadar iyi bir gözlemci olduğunu, toplumu iyi analiz ettiğini gösteren kitaptır. kendinize farklı bir dünya kurmak isterseniz toplumun sizi nasıl böcek gibi ezdiğini, nasıl dışladığını çok iyi sembolize etmiş. içinde çok sağlam metaforlar barındırır.
Başlarda 'la fontaine den masal mi okuyorum' diye beni düşündüren, sonraları kız kardeşinin Gregor a olan yaklaşımı değiştikçe dışlanmanın, ve en sonunda istenmeyen kişi olmanın derin hüznünü hissettiren kitap.
Bir karakterin hüzünlü sonuna bu kadar üzüleceğimi hem de bu karakterin bir böcek olması hic beklemediğim birseydi. Ve az önce kitabı bitirdiğimde derin bir üzüntü hissettim. Odasına gidip göz yaşlarını silen bay Samsa gibiyim. Üzdün gregor. Dün gece Rodion romanovic raskolnikov a bu aksam ise gregor samsa ya üzüldüm.
işin en acı noktası da ne biliyor musunuz ? Kız kardeşin gregor dan kurtulduktan sonra o abisine sevgili kardeşin kaybolup hayata daha umutlu bakabilmesi.
Kafka'nin en beğendiğim kitabıdır kendisi. Ayrıca kitabın kapağında böcek olanları almamanızı şiddetle tavsiye ederim. Kafka'nın istegidir. Konunun böcek olmadığını anlamak için kafkayi iyi anlamak gerekir.
