kıçınla kalan kişiyi yüzyüze bırakmaktır. kimi zaman insanı mutlu etsede bazı vedalar üzücüdür. tıpkı o en üste koyulan top dondurmanın yere yapışması gibi.
"Yüz hatlarını göz kapaklarıma kazımış, kokusunu burnumun direğine asmıştım o an itibariyle. Sarılıp, boynuna gömüldüğüm an fark etmiştim yandığımı. Nasıl bakılacaktı ardından, ve yahut nasıl ardımı dönüp gidebilirdim o yerden Seslenip peşinden, bir daha sarıldım, öptüm pamuk teninden. Sızlamıştı içim. Dönememek vardı. Dönüpte görememek "
başlık şiir geyiğinden soyutlanarak düşünüldüğünde bunu yapabilen insanı bir adım daha olgunlaştıran harekettir. gitmek cesaret ister çünkü. göze almak gerekir sonunu, yalnızlığı. gittiğin yer her defasında seni umduğun noktaya taşımaz. bazense gittiğini sanarsın ama o gidiş geriye dönüşün ilk adımıdır bir bakıma.
ilkay akkaya'nın da dediği gibi "gitmeler çok zor küçüğüm, yoldaş olur yalnızlığım bana."