büyük ölçekli bir işletmenin sahibiyim. işyerimiz aynı anda 65 kişiye hizmet edebilir. çarşının içinde kaldığından her zaman dolu oluyor. müşteri memnuyetini de gözardı etmiyoruz. genelde 4 kişilk aileler gelip masa başı 30 lira hesap bırakıyorlar. 1 ayda bin masaya yakın iş yapıyoruz. onun da getirisi 27-28 bin lira civarı oluyor. masrafları ve işçi ücretlerini çıkardıktan sonra elimde 6 bin lira aylık net kar kalıyor.
yani demem o ki okuyarak elde ettiğinizi sandığınız o sosyo-ekonomik itibarı aslında elde etmiyorsunuz. kazandığınız o diplomalar hiçbir şey. sizden daha iyi şartlarda ve koşullarda çalışıp sizden daha iyi kazananlar var. önemli olan insan olmak ve saygı görmek. o yüzden adam olun.
not: işletmemiz sabah 11 den akşam 9 a kadar açıktır. olur da gelmek isteyen olursa bir mesaj kadar uzağınızdayız. bekleriz.
malesef artık bir çok kişi gelir gider seviyesine göre hareket etmekte daha açıkçası cebinizdeki paray göre davranmaktadır. Bir çok kişi de idealist olarak direk gelir muhabbeti olmadan hedefi yapmak istediği iş olarak bakmaktadır. Bu okumuş okumamış ile alakası yoktur.
dönerciyim 6 bin liranın çok olduğunu, sizden fazla gelirimin olduğunu düşünüyorum beyanı.
kazandığın 6 bin liranın çöküşü bir enflasyona, bir devalüasyona, bir hükümet değişikliğine bakar.
maaşlı adam öyle mi? sosyal haklarının yanında kıdem tazminatı var. sen 10 senenin sonunda dükkanı kapamak istesen anca dükkandan çıkarken hava parası alırsın sonraki kiracıdan.
ayda 15 binden aşağı kazanamayacaksam ticaret yapma riskine girilmez.
Az kazanıyormuşsun genelde ortalama bir dönerci bunun iki katını kazanır, ayrıca çok para kazanmanın üniversite okumanın hi,bir alakası yok, bu saçma salak düşünce sanırım bizim ülkemize özgü, karı satan pezevenkte çok para kazanabilir, bedenini satan fahişede, kaçakçıda yani başarı, bilgi para getirecek diye bir kaide yok.
Ayda 1000 masaya yakınsa günde 30 ila 33 masa arası müşteriye ev sahipliği yapan işletmedir. Bu durumda fazlalık olan diğer 35 masa kaldırılabilir.
Her masanın 30 lira para bırakmayacağını bildiğimizden masa başı ciroya 22 lira desek sorun olmaz sanırım. Masaların doluluk oranını da 32 olarak alsak günlük 704 lira ciro yapar. Büyük ölçekli bir işletme olduğunu söylediğin için en az 6 çalışan olduğunu varsayıyorum. Bunlara asgari ücret yatırıyor olsan 1935,23 * 6 = 11611,38 lira yapar. Toplam günlük maliyet: 387,046 liradır. Bu rakamı yuvarlayıp 387 lira yapalım ve şimdi cirodan çıkaralım. Elimizdeki net tutar: 317 lira oldu.
Çarşı içerisinde işlek bir yerde diye söz etmişsin dükkandan. Her bir masa sandalyenin ortalama 1.5m2 yer kapladığını varsayarak 100mt2 lik alan sandalye ve masalara ayrılmış. Mutfak, tezgah, kasa gibi detayları da işin içerisine katarsak ortalama 140mt2 lik bir dükkandan söz ediyoruz. Çarşının en işlek yerinde 140mt2 lik bir dükkanın aylık kira gideri en kötü 6000 liradır. Bunun da günlük maliyeti 200 lira yapar. Elimizdeki en son net tutardan bu 200 lirayı çıkarırsak 317-200=117 lira net para kalıyor.
Daha işin içerisinde vergisi, stopajı, muhasebecisi, faturaları ve hatta kullandığın malzemeler (döner, ketçap, mayonez, turşu vb) bulunmamakta.
Bu şekildeki bir işletmenin aylık getirisi ortalama -(eksi)5000 lira civarında olması lazım.
--spoiler--
sevgili dönerci kardeş. kendine rakip olarak okumuşları görüyor olman, gerçekten hayata dair kazancının sadece maddi olduğunu gösterir. çok para kazanmak için okuyanlar da zaten bu sebeple pek başarılı olamıyorlar. şimdi sen ayda 6-7 bin tl kazancınla hava atıyorsun ya. sana bir hikaye anlatayım:
kurumsal bir firmada 5 yıl kadar çalıştım. şirket ben işe başladığımdan 1 yıl sonra uluslararası bir firmaya satıldı. türkiye ceo'su harward mezunu bir insandı. aylık kazancı tahminen söylüyorum 25-35 bin tl arasında değişiyordu. ben o firmadan ayrıldım. birkaç sene sonra o kişinin de ceo görevini bıraktığını öğrendim. şimdi "hd iskender" firmasının ortaklarından. o da dönerci oldu yani. ayrıca bir isviçre çikolatasının türkiye distribütörlüğünü de yapıyor. kabaca kazancı aylık 250 bin tl'nin üzerinde. aranızdaki fark ise bu adamın derdinin para kazanmak olmaması. bu adam "başarı" peşinde. sonuç olarak da para kazanması kaçınılmaz. zeka seviyesine dair de ufak bir ipucu vereyim. ben o firmada çalışırken 20 den fazla şube vardı. her şubede en az 8 kişi çalışıyordu. ayrıca merkezde de 50-60 kişi vardı. yani en az 200 kişilik bir ekip. bu adam ekipteki herkesin ismini ve soy ismini, şirketteki görevini ve kıdemini çok iyi bilir, herkese ismiyle hitap eder, son görüşmeden aklında kalan bir detayla alakalı fikir alır ya da fikir verirdi.
okumanın amacı para kazanmak değildir. okumanın amacı kişisel gelişimdir. kendini geliştiren insan hayatta başarılı olur. çok para kazanan değil. kendini geliştiren insan başarılarının sonucu olarak para kazanır zaten ama birincil amacı bu değildir.
aylık 3000 tl civarında kazanan, ücretli çalışan bir lise mezunundan sevgiler. okumanın yaşı yok. inşallah o yoğun iş hayatına biraz ara verip sen de bi fakülteye gidersin. eşim şimdi 3. üniversitesini okuyor mesela. kızımız biraz büyüyünce de okuma sırası bana gelecek inşallah.
yeme içme yerleri lokanta, dönerci gibi yerler kazancı gerçekten uç seviyede. Maliyetini hesaplamak bize düşmez ama benim yaşadığım ilçede 2 kişi bir pide salonuna gitseniz 40 TL gibi bir parayı gözden çıkarmanız gerekiyor ki bu çok fazla bir rakam. Misafirin geldiği zaman yandı cebiniz demektir.
Allah daha çok versin de
Herkesin senin gibi babasından kalan sermayesi olmuyo
Kısacası herkes baba parasıyla yaşamıyor
O yuzden eleştirme hakkın yok
Sen babandan gelen parayla dönerci olursun ben de babamdan gelen zekayla mimar
Onemli olan statüler ya da maaş değil adamlıktır.
Ki adamliğinda cinsiyeti olmaz sayın yazar.
Iyi akşamlar.
özel harekat poliside 6 bin lira kazanıyor. yattığı yerden değil çatıştığı yerden.
anlamıyorsunuz galiba önemli olan para değil. şereftir onurdur.
şerefi olan adam parasıyla hava atmaz.
( mesleği hor görme amaçlı değil ) ameleliktir. ulen o kadar sıkıntıyı çekip o kadar insan ile uğraşıp sadece altı bin lira kazanılır mı. senin çektiğin derdin 10 da 1 ini çekmeden kazandığının yarısını kazanıyoruz biz zaten sen birde üstüne sinir stres sahibi oluyorsun saçların ağarıyor belki döküldü geceleri uyuyamıyorsun. övünülecek bir şey değil kusura bakmayınız hani yirmi bin lira falan olsa tamamda altı bin lira çok az bunca derde. resmen devlete çalışılıyor..
Önemli olan insan olmak demiş gelmiş altı bin kazanıyorum asgari ücretli sen ne ötüyorsun bilmem ne...
Hastasınız canlarım.
Bu arada yirmi bin lira da kazansan toplumda paranla bir statü elde edemezsin.
Türkiye'nim en büyük özel okulunda yaklaşık bir yıl görev yaptım. Ayrılırken mudur yardımcısı ile bir sohbetimiz oldu, kendisi bana şöyle dedi:
- hocam boş ver bunları artık. Akademisyenlik falan cok zor is. Bi anca önce bi yere başla. Bak buraya okumuş etmiş adam çekinerek geliyor taksidi zor getiriyor ama ilkokul mezunu hödük daha konuşmayı bilmiyor tak diye peşin veriyor bir yıllık.
Hakli mi? Hakli. Ama belirtmemiz gereken bir şey var.
O ilkoul mezunu varlıklı şahsa ne dedi dikkat ettiniz mi?
istediginiz kadar paraniz olsun, bu saygınlığı satın alamaz. Arkanizi döndüğünüz an gotleriyle gülerler.
Ama o hödüğün onda birini kazansaniz da saygın bir meslek sahibi olursanız, o zaman elalemin ağzına malzeme olmazsınız.
Lanet olsun para hırsına, yaşasın saygınlık ve bilim aşkı.
Ticaret kumar oynamak gibi. okursun bir kez memuriyetini aldın mı ömür boyu ekmeğin elinde olur fakat bir yer işletirsin belki bir süre çok iyi gider çok rahat edersin ama sonra bir gün bir bakarsın batmışsın eniştem sizden çok daha fazla kazanırdı ve hiç beklemediği bir anda battı. Lütfen bu yazdıklarımdan statüye göre insana değer biçtiğimi sanmayın mesleğinize saygı duyuyorum severek yapmanızda ayrı güzel ama okuyorsakta bir mantığı var. Açıkta kalınmayacak bölümler okumaktan bahsediyorum.
ben gittim ve cır cır oldum, dükkanın etrafında kedi veya köpek görünmüyor
arka tarafdan da eşek enırtısı ve geeel kaçmaaaaa diye bağıran birinin sesi geliyordu.
okumanin amaci para kazanmak degildir, elbette. ama her nedense herkes parasina, is bulma imkanina göre seciyor bölümünü. bu ülkedeki aileler cocuklarina üniversiteye göndermek istiyor, evet ama gitsin kendini gelistirsin, hayata bakis acisi degissin gibi nedenlerle degil. gidip okusun, iyi bir is sahibi olsun, kendi hayatini kurtarsin diye gönderiyorlar. valla sizi bilemem ama kücükken bile bizimkiler ögretmen, doktor gibi kisileri gösterip oku böyle adam ol derlerdi. yerleri temizlememek icin okuyor cogumuz. hatirlarim okula veli olarak gelen annem bir ögretmeni, bir de yerleri paspaslayan temizlikciyi göstererek bak, okursan böyle temiz elbiselerle kravatla gelir masanda oturursun, okumazsan da anca böyle yerleri paspaslarsin, derdi. tabi bunu asagilamak icin demiyordu, bize aradaki farki anlatiyordu. bu sadece benim icin gecerli degil, etrafimizdaki cogu aileler böyleydi.
kisacasi böyle bir ailede, cevrede büyümüs kisiler üniversiteye kendisini gelistirmekten cok annenin gösterdigi kisiler olmak icin, yerleri temizlememek, saygi duyulmak, aileyi gururlandirmak icin giderler.
türkiye'de anlatamazsın adamlar herkes üniversite okuyor diye eleştiri sunuyor zannedersin üniversiteye gitmek kötü bir şey ve bu milletten bir ilerleme bekleniyor. yüzde 99'u bomboş olan insanlarımız ne öğrense bizim için iyidir. daha önce esnafta paranın bok gibi olduğundan fakat neden ihya olamadıklarından bahsettik. bunun dışında herkes bir işi kurup o işte fazla risk almadan ilerlemeye çalışabilir.
abin itü bilgisayar mühendisliğini bitirdi, şimdi vofafone'da 7. senem ve 15 bin lira maaş + volvo s80 + istanbulun göbeğinde dubleks evim var. okuyacak adam böyle okursa kazanır.
tanesi 3 liradan günde 100 tane satsan, günde 300 lira. ayda 9 bin lira. 3 bin malzemeye gitti saymadık, 6 bin kaldı. 2 tane elemanın var 1300'erden 3400 kaldı. 500'de elektrik, su, gaz toplamına gitse 2900. tamam, dükkan senin. bir memur kadar kazanıyorsun.
