küçücüktüm böyle 6-7 yim filan. benim suya karşı inanılmaz bi antipatim var o demler, sebebi ne anlamış değilim. böyle kezzap gibi kaçıyorum sudan. her pazar banyosunda evde cirit atıyorum ama banyo yapmamak için. şimdi kavram kargaşası yaşıyorum sanmayın. duş almak ile banyo yapmak arasındaki farkı biliyom da sonuçta çım çım / bıcı bıcı yani . neticeyi değiştirmez. işte bu demler anneyle evde yakalamaç oynuyoruz. banyo da kocamandı ha. oturma odamızdan büyüktü. ev sahibi neden böyle bi'şey yapmış bilmiyorum ama bildiğin büyüktü banyo oturma odamızdan. adamın beeelki banyo fantezisi vardı bilemiyorum. bigün yine anne banyo yaptıracak. ben çıplak şekilde banyodan çığlık çığlığa koşturuyorum. koşarken ayağım kaydı yere düştüm. ağladım , ağladım. böyle göz pınarlarım kurudu. aha o günden beri böyleyim. malül.
oldukça romantik aktivitedir. gerçekten reel ve romantizm dolu bi yazı yazmak isterdim ama içimden gelen "göbeğime bakar bakar ağlarım her duşun altına girdiğimde." gibi berbat bir şaka yapmak zorunda hissedişimi dizginleyemiyorum. çok özürler dilerim.
insanın en savunmasız ,en çıplak halinde ruhunun en mahrem yerinde yeniden dirilmesidir.ağlamak acizlik değil silkelenmektir,ağlamak banyoda,evde,arabada ,gece de sabahta ağlamaktır işte !
güzeldir güzel.
şayet ben, ağlamaklı bir hal aldığımda duşa girerim öyle ağlarım. hem ne yalan söyliyim insan öyle daha iyi düşünüyor yahu. çıktığında kendini bir arınmış, rahatlamış hissediyorsun. hele bir de ondan sonra uyursan, tamamdır. ertesi güne güzel bir başlangıç... *
Şimdi romantizmi gerçekten bozmak istemiyorum ama duşta ağlamak deyince hep 'giden günlerim oldu' geyiğini yapasım geliyor.
Şaka bir yana güzel bir şeydir. Rahatlar insan.
dizilerin vazgeçilmezleri arasındadır. diğer zamanlarda baş rol oyuncuları vurulur, hamile kalır, ölümcül bir hastalığa yakalanır ve sevdiği üzülmesin diye bir bahane bulup ayrılırlar. bu acılarını dışa vurmak için giyinik hâlde duşa girip ağlarlar. ve döngü en baştan başlar.