duymasaydık bilir miydik sorunsalı

entry2 galeri1
    1.
  1. elbette var olan şeylerin insan dışı bir etkene bağlandığını iddia etmiyorum, sadece bir fikri, icadı, düşünme şeklini, algıyı vs.. yaratan kişi dışında diğer insanların da biliyor olabileceği sorunsal. çok kez "ben bunu düşünmüştüm", "bunu ben de yapardım", "11 ile bölünebilmeyi buldum" gibi laflar dönüyor. elbette birileri gene yaratıyor ama her bunu kullananda da böyle bir yaratım gücü olmadığı aşikar. belki gereksiz ve saçma bir iddia olabilir ama; birisi göstermeseydi ve görmeseydik birçoğumuz yürümek yerine emeklemeyi tercih ederdi. bunlar işin sadece teorik kısmında, bir de işin "suç" boyutu var ki o daha kafa karıştırıcı.

    suç kavramını irdelemeden, neyin suç olduğu ile yakın bir ilişki kurmadan basitçe etrafta suç olarak gözüken eylemler üzerinden değerlendirelim; mesela hırsızlık... yukarıdaki gibi bunu da çoğu hırsız içlerinde böyle bir dürtüyle doğmamıştır, bir şekilde özenme, zorunda kalma yüzünden ortaya çıkmıştır diye genelleyebiliriz. aynı şekilde tecavüzü de bu sıraya koyabiliriz. tabi burada bir itiraz gelip de "ama tecavüz bir dürtüdür, her tecavüzcüde vardır." diyebilir ama bu mantıklı bir karşı çıkış olsa da yetersizdir. tecavüzcülerin hepsinde bulunan ortak dürtüye cinsel demek daha doğru olur, sonuçta tecavüzcü olmayan milyarlarca insanın da cinsel dürtüsü var ama tecavüze yeltenmiyorlar.

    işi biraz daha garip bir noktaya çekmek istiyorum. bu doğrultuda gidersek bir işi yapan herkesin o işe karşı yaratıcı potansiyel taşıdığını iddia edemeyiz. yukarıdaki gözlemlerden çıkarabiliriz ki; bir işi yapanın o işe nasıl bulaştığını bilmeden ortaya atılacak lakap ve tanımlamaların yetersiz olacağıdır. peki gerçekten kişinin içinde o eyleme ait yaratıcı potansiyelin var olduğunu nasıl görebiliriz? buna kesin bir cevap vermek zor benim için ama şöyle de bir gerçek var; bir kişiye ait potansiyel kendisiyle bütünlük taşır. en basitinden mimikleri, konuşması, düşüncesi... ancak gözlemle ve anlamaya çalışma ile bir kaç izlenim edilebilir o da tam bir muamma gerçek sunar.

    bilmeyi, hakikat kavramından ayırarak daha önce insanlar(doğa, canlılar) arasında gerçekleşmiş şeyleri öğrenmiş olma olarak tasarlarsak, başlıkta ortaya attığım sorunsal yanlış çıkar. yani görmeden, duymadan ya da herhangi bir şekilde edinmeden bilemeyiz ama her bilmediğimiz şey birer yaratım potansiyeli taşır bizde ve bunu ortaya çıkardıkça kendimizde olan potansiyeli yaratıcılıkla ortaya koyabiliriz ama daha önce yapılmış olma ihtimali her zaman vardır(bilinmiyor olsa da). gerçekten yeni bir şey ortaya koyup koymadığını anlaması için ise insanın okuması, öğrenmesi, araştırması, görmesi kısaca alakalı olduğu alanla ilgili mecburi bir birikime gitmesi gerekir, tabi bu herkesin yapabileceği ve ya kabul edeceği türden bir yol değil. herkes için bir alanın uzmanı olma gibi bir derdi olması gerekli değil ne malesef ne de iyi ki. sonuçta hayat tekil bir alanın uzmanlığından ibaret değil. uzman olacağım diye de hayatı ıskalamak, belki de bir daha yaşanamayacak olan hayatı ertelemek acılara katlanmak zorunda kalmaya götürebilir.
    0 ...
  2. 2.
© 2025 uludağ sözlük