herhangi bir olaydan sonra travmalar yaşanması sonrasında çeşitli duygusal duyarsızlaşma olabilir buna duygusuz olmak denilebilir. tabi doğuştan gelenleri de vardır. biz bunlara odun tabirini kullanıyoruz.
Duygusuz olmak kadar dünyada lakin derd yok;
Öyle salgınmış ki me'lun: Kurtulan bir ferd yok!
Kendi sağlam... Hissi ölmüş, ruhu ölmüş milletin!
işte en korkuncu hüsranın, helakin, haybetin!
bu durumda sanki dünyanın dışında kalmış,sadece onları gözlemliyormuş hissine kapılırsınız.çünkü hayatın içinde olanlar gibi acı çekmez,onlar kadar mutlu olamazsınız.sık sık aklınıza eski haliniz gelir -ne oldu da böyle oldu? sorusunu sıklıkla kendinize sorar ve hepsinde de tatmin edici bir cevabı kendinizden alamazsınız.eskiden film izlemek dahi sizi mutlu ederken,şimdilerde hiçbir şeyin mutlu edememesi ve bunu biraz geç de olsa fark etmeniz canınızı sıkar.Yaşanacak en kötü şeylerden biridir duygusuz olmak.
belli bir zaman zarfı sonunda sinirlerden, ağlama seanslarından, cinnet hadiselerinden, kahkahalardan ve benzeri tüm duygusal aktivitelerden uzaklaşma durumu
insanin ömrü hayatinda eninde sonunda basina gelecek olan durum . bunun nedeni yasam denen bu zar oyununda artik saf heyecanlarin yerini bezginlik almaktadir.
mantığını her zaman kullanmak ve duyguları hep geride bekletmektir. çoğu zaman aşırı duygusallıkları yüzünden acı çeken insanların imrendiği durumdur. tamamen duygusuz olmak pek mümkün gibi durmasa da onlar yokmuş gibi yaşamaktır.