Sevmek ve sevilmek gibi duyguları tadan insan duygusuz insan olamaz. ya sevdiği insanlardan hayatın kazığını çok yemiştir ya da seviyorum diyen insanlar kazık atıp gitmiştir. bir insanın duyguları kolay kolay yok olmaz.
aslında her insanda bir dönem olan şeydir duygusuzluk. hiçbir şey hissetmeme, tepki bile vermeme, düşünmeme, umursamama gibi şeyler olabiliyor. işte biz bunların hepsine halk arasında duygusuzluk diyebiliyoruz.
iğrenç bir espri gibi bir şey: adı duygu olan sevgilisinden ayrılan erkeğe denir.
duygusuz veya duygusal insan diye birşey yoktur esasında. her insan içinde, her duyguyu, hassiyeti barındırır.
fakat:
her insanın sahip olduğu bu duyguları, tanımlayıp, yaşaması çok farklıdır. yani duygularının tanımlayıp, yönetip hayatına yansıtma şekli. akıl, mantık ve duygu arasındaki denge oranı farklıdır. duygusal zeka denilen şeyde aslında bu dengeyi nasıl yönettiğiniz ile ilgilidir zaten.
bana kalırsa teraziyi fazla eğmemek gerek, ne mantığını rehber edinmiş robot bir insan, ne salya sümük gezen romantiklerden olmalı.
denge iyidir.
tabii teorik laflar bunlar. kendim duygusal tarafa çok ince bir farkla yakınım sanırım...
belkide duygusunu gösteremeyen yada göstermek istemeyen insandır.
fakat gerçekten böyle olan insanlarda vardır. belki içimizde bir çoğu böyledir çünkü Vücudumuzun bir yeri sürekli ağrıdığında ve acı çektiğinde beyin o bölgedeki sinirlere hissizlik emri verir.bazı ağrılara ve acılara zamanla alışmamızın sebebi budur.acı aslında devam eder ancak biz bunu hissetmeyiz.çocukken biri bize vurduğunda gözlerimizden yaş gelir , büyüdüğümüzde ise artık yaş gelmez çünkü vücudumuz buna alışmıştır.bir insanın kalbi sürekli acı çektiği zaman da aynı şekilde beyin oraya hissizlik emirleri yollar.acı artarak devam ettiği sürece beyinde artarak daha güçlü hissizlik emirleri yollamaya devam eder.bunun sonucu olarak hissiz,kalpsiz,sevgisiz bir insan ortaya çıkar.
ağır yorgunluk ve uykusuzluk hali gözlenen insandır.
mesela askerde 36 saat uykusuz kalıp bu sürenin çoğunu hareket halinde geçirdiğin zaman tüm duygularından arınıyorsun. Artık senin için korku yok, heyecan yok, umut yok, görev bittiği zaman oluşan rahatlama yok, mutluluk yok, hiçbir şey yok.
o anda sana mermiye kafa at deseler düşünmezsin, mermiyi doksana takmaya çalışırsın. çünkü duygu dışında artık düşünmekte yok, mantık yok sadece bir farkındalık var. o anın farkındasın, hala canın acıyabilir ama acıması umurunda değil, o an birine ciddi zarar verebilirsin, sonrası umurunda değil.
herkes duyguludur. sadece başkalarına verdiği duyguları boşa harcanan insan acısı vardır. hayata o saatten sonra daha sert bakışı olduğu için insanlara kolay inanmaz, güvenmez ve onlara ufak gelen o acılar ona o kadar da büyük gelmez. çünkü öğrenmiştir daha büyük acılar var. ona göre ''öldürmeyen şey seni güçlendirir.'' bu durumda da duygularını açığa vurmaktan korkan veyahut az önce de dediğim gibi karşıdakinin duygu saçmalığına güvenmeyen güçlü insandır.