çok ince olduğundan kimi zaman görünmezliğine aldanıp rahatlıkla saf değiştirebildiğiniz çizgidir. yani duygusalken bir anda salak, salakken bir anda duygusal olabilirsiniz. efenim zaten hayatta herhangi bir alanda işin içine giren duygusallık, mantığı devre dışı bırakabildiğinden, mantıksız insan da sudan çıkmış balık misali dünyaya karşı korunaksız kaldığından, "salaklık" kaçınılmaz bir davranış biçimi olarak duygusal insanın hayat felsefesi olabilmektedir.
siz her nekadar ince davranıp karşınızdakini anlamaya çalışsanızda, herşeyden etkilenip belkide fazla ciddiye alıp hemen gözyaşlarını koyversenizde size duygusal değilde salak bazende pek naifce söylenen şekliyle saf diyenler çıkar ama siz yılmadan onlara o sizin saflığınız demelisiniz. yoksa çizilmiyor o çizgi öyle kolayca. bazen çizgi o kadar ince olmuyor cart diye çizittiriliyor çok bilenler tarafından, bazende sizden ince oluyor kırıveriyor sizi en boş anınızda "acaba salaklık mı ettim?" dedirtiyor. böyle bir çizgi işte noktaların birleşmesinden oluşmuyor bazen doğrular...
mantıksız duygusallığa salaklık denir. her beşer hayatı boyunca zeka seviyesine göre en az bir sefer salaklık tacıyla onurlandırır kendini. salağım diye hiç aşağılama yani kendini. yeter ki salaklığını gör, kabul et ve ders al, unutma. gerisi mühim değil.
salaklık beşeri bir hastalıktır. bu konuda en çok akıl verenler de bu ince çizgide çizilenlerdir. *
acinin ilk temel basmagidir ve kendini dunyaya, olaylara karsi savunma yeteneginden yoksun insanlarin ardina sigindiklari "duygusallik" duvarinin ardindan hep salaklik cikar.
iyi niyetle uzaktan yakindan ilgisi de yoktur bunun, kendini bile bile kullanima acmaktir.
duyarli olmak ve salaklik arasindaki cizgi hakkinda daha farkli cumleler kurulur ve ciddi bir konudur. ikisinin arasinda cizgi falan da bulunmaz ustelik, kulvarlari farklidir ne de olsa...
