duyguları ön planda olan.
aslında duygusal sıfatı "romantik" sıfatıyla karıştırılır çoğu zaman. öfkesini haldur huldur göstermek de duygusallıktır. Duygularına mani olamayan insan "duygusallık" yapar. entellektüel insanlarda duygulara hakim olabilmek ve frenleyebilmek daha fazla olur. Bu insanlar duygusal olsalar da duygusal davranmazlar. Bunun hassas bir dozu olduğu için de genellikle entellektüel kesim daha fazla acı çeker. Türkiye gibi fazla düşünmeye ve öğrenmeye alışmamış toplumlarda duygular daha dışardadır. Mezarlarda,cenazelerde tepinilir, kavgalarda birbirinin üstüne yürünüp bıçaklar çekilir. Duygu sadece üzülmek,ağlamak olmadığı gibi duygusallık da her şeye kolayca üzülen kırılan insan demek değildir. Duygularının yönetiminde olan ve onlara hakim olmakta zorlanan insandır daha ziyade. Aslında ideali,bir insanın duygularını, çevresine zarar vermeyecek şekilde "dolu dolu" yaşamanın bir yolunu bulmasıdır. öfkemizi cisimlerden, yastıklardan çıkarmak, hüznümüzü müzikle ağlayarak doyurmak, neşemizi dostları gülüp eğlendirerek gerçekleştirmek gibi..
Sen ona bir gemisin, yönü senin yönündür
Bir sancısın geçerken denizlerini özgür
O da bir ada olsun, sana çevrili dursun
Dağının dalgalarla, yüzünün rüzgarlarla
Bağlandığı kendini sende çözülmüş görür.
Gemiler göründükçe adalar da düş görür
insanlar nerede olsa bir orayı düşünür
Derler adadakiler, şu gemi bir gün gelse
Gitsek buradan öte, nereye gideceksek
Bilseler gemiler de bir adayı düşünür.
sözlüğe takılmaya başladığımdan bu yana unutulduğunu düşündüğüm ve fakat taramada var olduğuna şahit olduğum, bir insanın olmazsa olmazlarından olan insanı insan yapan olgular bütünü kastıdır.