Duygusal birisi olmak zayıf birisi olduğunuz anlamına gelmiyor ama hisleri çok daha fazla yoğun yaşadığınız için bir şeye kırıldığınızda insanlar bu duygusallığınızdan istifade edip canınızı daha çok yakabiliyor.
Duygu insanı robottan ayıran tek etkendir. Duygusal olmadığını iddaa eden insanları şöyle aydınlatalım; Bilimsel olarak herkes duygusaldır. Duygu yaşamamak gibi bir durum söz konusu değildir. Korku, öfke, nefret, intikam, aşk bunlar duygudur. Dolayısıyla herkes yoğun duygulara maruz kalmaktadır. "Duygusal değilim yaa ben" deyince cool olmuyorsunuz. Aptal gibi görünüyorsunuz. Bunu da belirtmek istedim. Duygularını çok yoğun yaşamak ve sadece onlarla hareket etmek duygusallık olarak yorumlanamaz. O kişiye sadece bir beyni de olduğunu hatırlatmak gerekir.
zayıflıktır. duygusal insanı görünce damarda hızlı akan kan görmüş vampir gibi emmiklemeye çalışıyorlar hemen. en temizi içinde yaşayıp dışarı belli etmeyeceksin.
değildir. bazı insanların duygusal kararları, hesapta mantıklı karar alacağım noktasında ki kararlardan daha doğru ve mantıklı olabilir. duygu güçtür, duygu asalettir.
Hem de ne biçim bie zayıflık. insan olan tüm yanlarımdan nefret ediyorum. Merhametten şefkatten üzülmekten...hepsi bizi zayıf insanlar yapıyor. iyi ınsanlarla dolu bir dünyada olsaydık belki bizi zayıf biri yapmazdı ama böyle şeref yoksunu ile dolu dünyada maalesef sizi geriye itiyor. Ve zayıf bireyler olmak sizi her zaman her zaman kullanılmaya hazır bireyler haline getirir. Kötü insanlara kötü olucaz.
duygu dolu olmak iyidir. duygusallık eşiği düşük bir insan iseniz hayatta daha çok neşeli ve mutlu olabilirsiniz. bu aldığınız küçük bir hediye, bir takdir edilme, çevrenden gelen küçük bir olumlu tepki.
ancak duygusallığınız mantıklı kararlar almanızı engelliyorsa ki, bu, özellikle sevgililikte başınıza gelir, pragmatist açıdan zararınız olacaktır.
insanın duygularını asgari düzeyde kontrol edebilen bir varlık olduğunu düşünüyorum. kalbimizden geçenleri yaşamak, hiçbir mantık çerçevesinde bakılmadığında, inanın ölçüp biçip ona göre yaşamaktan daha zevkli bir durumdur. lakin toplum nezdinde...
Zayıflık değildir ama zayıflık olarak dayatılmıstır. Belki de bu yüzden insanlar ağlamayı, sevdiklerini söylemeyi, kısacası duygularıyla yaşayıp onları açıkca söylemeyi zayıflık olarak görüyor. Mesela ben de toplum içinde ağlamayı hiç sevmem ama bazen sinirlendiğimde veya bir konuda elimden bişey gelmediğinde hırsımdan oturup ağlıyorum gözlerim doluyor hemen.
Kadın içinde erkek içinde geçerli bu durum duygusal olmak zayıflık değildir fakat duygularını cok aşikare göstermek zayıflıktır bazen üzülsende kırılsanda dik durmayı bilmelisin çünkü hayat şartları bunu gerektirir....
Kadın içinde erkek içinde geçerli bu durum duygusal olmak zayıflık değildir fakat duygularını cok aşikare göstermek zayıflıktır bazen üzülsende kırılsanda dik durmayı bilmelisin çünkü hayat şartları bunu gerektirir....
Dünyada Duygusal olan insanı kamçılayacak o kadar çok sebep vardır ki, bunlar gerek günlük hayatta, gerekse geniş zaman diliminde sürekli nükseder. Duygusal insanın hayat enerjisini, ayakta kalma güdüsünü sürekli tırpanlar bu durum. Özellikle insan içinde ağlamanın tutması falan, acımasız karakterli insanları duygusal insanı küçümseye sevk eder. Duygusal insan eninde sonunda ya sert görünmeye başlayacaktır ya da kadere boyun eğecektir.
Herkese göre söylüyorum: erkeksen evet zayıflıktır. Hatta karşınızdaki “erkekler de ağlar, silme gözyaşını” gibi şeyler söyler ve sizin de onlara söylemeniz gereken “sana kafam girsin”dir. Çünkü içten içe sizden iğrenirler, ılık bu derler. Tecrübeyle sabit.