acı gerçeğimizdir. memleketin hali içler acısıyken, günde ortalama 10 şehit verilirken herkes duyarsızca davranmaktadır. bunu söylediğiniz zaman alacağınız cevap daha da sinir bozucudur: 'ne yapalım, şehit haberleriyle mi yatıp kalkalım'. be terbiyesiz hayvan, bu haberle yatıp kalkmazsan, yarın gelip birileri seni yatıracak haberin yok. sesini çıkar, izlenen politikayı eleştir ki birşeyler değişsin. yoksa gidişat vahim.
bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesindeki bireylerden oluşur. ama iş kendine, kendi çıkarlarına geldi mi nerde bu devlet nerde bu insanlar. hoş devlet genelde yokta neyse.
gelen ağam giden paşam
bana dokunmayan yılan bin yaşasın...
ve buna benzer şu an aklıma gelmeyen sözlerin atalarından öğrendik biz duyarsız olmayı. ve hiç düşünmedik keserin sapın hesabın dönüp bize geleceğini. hep allah koruyacaktı bizi vitrine koyduğumuz çalıştırmadığımız beynimizi yok sayarak.
şimdiyse kullanmasını bilmediğimiz bir aleti kullanmaya zorlanmışızcasına ürkmekteyiz beynimizin bize fısıldadıklarından.
"bu olanlardan sen de sorumlusun biliyorsun değil mi?"
özellikle 80 darbesi sonrası hangi ideolojiden olursa olsun fark etmez tümünün ülke sorununa çözüm üretme ve analiz etme konusunda uzak tutulması için toplum mühendisleri tarafından şekillendirilmiş olduğu toplumdur.
bakar kör bir toplum olmanın getirisidir. yoksa gözünün önünde cereyan eden bu kadar olayı, cinayeti, söylenen yalanları, yapılan bunca alçaklıkları ve ihanetleri göremez?.. çünkü körsen; doğan gereğide duyarsızsındır. işin kötü kısmı bunca olay olmasına rağmen tepki göstermeyen, bırak tepkiyi artık sıradan günlük olaylarmış gibi algılanıyor. alıştırılmış, sindirilmiş, tepkisiz . . .