"Duvarları kuşatın da tutuklayın hepsini
Ne böyle gurbet olsun ne böyle ayrılıklar
Kaldırın duvarları yıkın gitsin hepsini
Ne böyle zulüm olsun ne de böyle şarkılar
Duvarları devirin de kül edin betonları
Ne böyle sınır olsun ne böyle düşmanlıklar
Kaldırın duvarları yıkın gitsin hepsini
Ne böyle zulüm olsun ne de böyle şarkılar."
anlamsız anlam bir
üstünde durmayın duvarlar
çevremi örüp durmayın duvarlar
kafam zaten dumanlı
sevdanın neresi anlamlı
durup durup sormayın duvarlar
çevremde dönüp durmayın duvarlar
sırdaş olduk ikimiz
yok sizden gizlimiz
yüzümüze vurmayın duvarlar
herşeyimi görüp durmayın duvarlar
omzuma destek oldunuz
birlikte ağladık
ak gelinlik üstüne
kuşağı biz bağladık
biliyorsunuz
yardan ayrıldık
hayalini yüzünüze takmayın duvarlar
kokusunu sürüp durmayın duvarlar
artık zamanı geldiyse
sevgiliyle vuslatın
gözyaşınla
sıvaların ıslatın
manası varmı
kuru kuru hasretin
hasreti öldürüp durmayın duvarlar
kefenimi dürüp durmayın duvarlar
Duvarlar
Bu yüzleri salyalı, kirli, iğrenç çehreler
Korkunç bakışlarıyla beni çıldırtacaklar…
Kim bilir belki bir gün içeriye girenler,
Yerde cansız uzanmış, bir ceset bulacaklar
Bir hayata el atan, bu imansız duvarlar,
Arasında bunalan, deliren bir insan var.. orhan kemal
çocukluğumda çıkıpta üzerine oturduğum, gençliğimde yaslanıpta uzaktan insanlara baktığım... her ne varsa, susupta tırnaklarımla üzerine kazıdığım... ne acıydı acizliğinizi izlemek...
duvarları devirin de kül edin betonları
ne böyle sınır olsun ne böyle düşmanlıklar
kaldırın duvarları yıkın gitsin hepsini
ne böyle zulüm olsun ne de böyle şarkılar.
Duvarlar karanlıkta son bulur,
Küçük aşıklar sokağında.
Seviyorum ve perdelerim bembeyaz.
Yuvasında öyle, gösterişsiz ve tatlı.
Ve ortaya çıkıyor bir gülüşün içinde.
sınırlılığın göstergesidir duvar. her tarafımız duvarlarla örülü. mekân ve zamanla sınırlı insanın belki de alınyazısıdır, örülü olmak. perdeler arkasında yaşamak. içinde yaşadığımız dünyanın kendisi de atmosfer duvarıyla örülü değil midir?
rené guenon'un ifadesiyle, tersine çevrilmiş, gökyüzüne doğru yükselen karınca yuvaları gibi günümüzün yüksek taş binaları, iç içe örülü duvarlardan ibaret... dış duvarların yanısıra odalar arasındaki duvarları da dikkate alırsak, acaba binanın yüzde kaçı ile karşı karşıya geliriz? sahte özgürlük idealiyle ortaya çıkan modern dünya, geleneksel anlamda özgür olan insanı duvarlarla örmüştür.
duvarlar ardında saklı kalan yitiğimizi aramak için yola koyulmalıyız. dışımızdaki maddi duvarlar ile içimizde örülü duvarlar arasında anlamlı bir ilişki vardır. bu ilişkinin merkez noktası ‘insan'dır. çünkü insan, duygu, düşünce ve davranışlarıyla bu dünyayı anlamlandırabilir. insanın, zaman ve mekân boyutlarını aşarak, hem dışarıdan kendisine örülen duvarları hem de kendi kendisine durmadan ördüğü duvarları yıkabilmesi, onun bu dünyada var olmasının bir sorumluluğudur.