surukleyici anlatimiyla donemin siyasi yapisini gozler onune seren film. hapishanedeki dogum sahnesi gercekten marjinaldir. sol goruslu mahkumlarin duvarlarinda yazan yazilar, turkiye'nin o donem yasadigi ve hala yasamakta oldugu siyasi bunalimi cok guzel anlatir.
(bkz: serxwebun)
nazım hikmetin cevap adlı şiirinde bahsedilen bir duvar da vardır:
o duvar
o duvarınız,
vız gelir bize vız!
bizim kuvvetimizdeki hız,
ne din adamının dumanlı vaadinden,
ne de bir hülyanın gönlü yakışındandır.
o yalnız
tarihin o durdurulmaz akışındandır.
bize karşı koyanlar,
karşı koymuş demektir:
maddede hareketin,
yürüyen cemiyetin
ezeli kanunlarına.
sükun yok, hareket var
bugün yarına çıkar
yarın bugünü yıkar
ve durmadan akar
akar
akar.
biz bugünün kahramanı,
yarının
münadisiyiz
biz durmadan akan,
yıkıp yapan
akışın
çizgilenmiş sesiyiz.
yılmaz güney'in mükemmel filmidir. herkesin izlemesi gereken ve kenan evren'in ülkeyi soktuğu durumda bir hapisanede kalan çocukların başından geçen filmdir. gerçek bir hikayeden alınmıştır. ayrıca filmin setinde çalışan görevlilerin çoğu filmde gardiyan ağırlıklı olarak rol almıştır.
attila ilhanın ilk kitabıdır, ayrıca nazım hikmet "-duvar beni, çok sevindirdi. attila ilhan gayet soylu, özlu şair, pek beğendim. aşkolsun delikanlıya" diye övmüştür.
insanın kanını donduran,sinirlerini alt üst eden bir film.yılmaz güney olayları tüm çıplaklığıyla ve sertliğiyle göz önüne sermiş.oyuncular amatör o yüzden sırıtan taraflar var,ama böyle bir film için görmezden gelinebilir.ayrıca havalandırmada devrimcilerin spor yapması,yaşanan tüm zorluklara rağmen hayata tutunması,umutlarının olması küçük bir sahneyle anlatılmış.ardı ardına yine yılmaz güneyin mükemmel bir filmi olan yol u ve bu filmi izleyince sinirden gözlerimden yaş gelecekti nerdeyse.
Sürüden sonra izlediğim 2.yılmaz güney filmi.
Ancak sürüden farklı olarak yılmaz güney bu sefer bizzat yönetmen koltuğunda.farklılıklar bununla bitmiyor elbet .tuncel kurtiz dışında oyuncular profesyonel değil.yeri gelmişken şunu da söylemeliyiz ki her iki filmde de yer alan tuncel kurtiz birbirine tamamen zıt rollerin hakkını sonuna kadar vermektedir.
Bu hafif mukayeseli girizgahtan sonra öncelikle şunu söylemeliyiz ki film oldukça sert.filmde mekan cezaevi,zaman 80 darbe dönemi ve üstelik çoğu şey çocuklar üzerinden anlatılınca ve anlatılanlar kalemiyle kamerasıyla yılmaz güney tarafından aktarılınca filmin oldukça sert olmasını ancak o zaman kavrayabiliyorsunuz.sertlikten kasıt ne demek istediğim galiba bugün yılmaz güney denilince akla gelen o politik ve muhalif duruş ve elbette neden türk sinemasında yılmaz güneyin ayrı bir yere koyulduğuyla ilgilidir.öyle sahneler vardır ki türk sineması belki de ilk kez böyle bir yönetmenin kamerasıyla seyirciye o güne kadar izlemediği gerçeklikte şeyler sunuyor.doğum sahnesi,kadın mahkumların cezaevindeki hamam sahnesi,gardiyanların çocuklara karşı acımasızlığı,arkada kürtçe bir fon,küfürler...
Başlangıçta çocukların oyuncu olmadıklarından kaynaklanan acemilikleri gözünüze çarpasada baştan sona filme hakim olan o sertlik sizi öyle bir alıp götürür ki sizin de ağzınız da küfür hiç eksik olmaz.sanki siz de artık filmin içindesinizdir ve artık siz de isyanı bir umut,kurtuluş olarak görür ve ordaki çocuklara katılırsınız.siz de her türlü acıya rağmen başka bir cezaevine gidebilmek için yapılan isyanın sonunda gerçekleşen nakille beraber umuda kapılırsınız.ama bu umudunuzda duvara toslar.duvarlar serttir ve aynıdır vesselam burada ya da orada.o dönem bazıları için bir duvardır,umutsuzluktur...
muzaffer izgü'nün iki kişilik bir oyunudur ( metne göre 3 kişidir ama ustabaşı denen adam sadece 2 kere görünür )
yurt dışında herhangi bir yerde ( mekan ismi verilmemiş ) bir hapishane inşaatında çalışan iki işçinin hikayesini anlatır, karıncalara merakı olan, güçlü ve saf 1. işçi ve ona bu işi bulmuş, oturma izni almasını sağlamış, uyanık
2. işçi'nin dilinden, iyiyle kötünün, safla temizin ve doğruyla yanlışın çatışmasını görürüz, daha önce hapishanede yatmış olan birinci işçinin, yaptıkları duvarın bir hapishane duvarı olduğunu öğrenmesiyle işler karışır ve mevzu bahis çatışmalar başlar...
Yılmaz Güney'in ölmeden önce çektiği son filmdir. Bir başka özelliği Tuncel Kurtiz dışında kimsenin oyunculuk deneyimi olmamasıdır. Adamı, tabiri caiz ise tokat manyağı yapan filmdir. Tecavüze uğrayan çocuklar, işkenceler, cinayetler, yaşanmış bir çok olguyu işlemiş filmdir. Afedersiniz OZ'muş, Prison Break'miş bok yemiş bu gerçekçilik karşısında. Duvar "suçlu" olarak tabir edilen insanlara, nasıl insanlık suçu işlendiğinin göstergesidir. Yok olmaz öyle şey diyenlere geliyor; Bir Engin Ceber vardı. Ona ne oldu o zaman yaprağım?
Ezgi'nin günlüğü aşk yüzünden albümünden çok da vurucu olmayan bir parçadır duvar ama nihayetinde güzel bir parça olmadığını iddia etmek haksızlık olurdu. bugüne kadar yazılmaması ise hayret verici o yüzden "öyle çok sustunuz ki,sayamadım ben" kısmını verilmeyen bir değer(siz)e de ithaf edebiliriz.şimdi mutludur umarım bütün gururlu martılar üzerine yazılar yazılan bütün duvarlara da ithaf etmek lazım bu şarkıyı,duvarlar delinir bazen de insan dediğin var olasıca yarım adım atmaz yerinden...
her sokak başındaydınız
her yolun sonunda kimsesiz
evlerin içindeydiniz
kim bilir bir ömür, kim bilir
aşk nedir bilirdiniz siz
belki her gece severdiniz
bir düşüm var benim, ah söylesem güler geçerdiniz
öyle çok sustunuz ki, sayamadım ben
öyle çok öldüler ki, sayamadım ben
üzgünüm, bu düş sizindi
üzgünüm, ben hiç ölmedim
ah, kim inanır size
sevdiniz yalan, bildiniz yalan
ah nereye gitseniz
gittiniz yalan, döndünüz yalan
düş değil, hayal değil bu
bir duvar, durur bakarsınız
bedava bir merdiven
koysalar, iner çıkarsınız
her sokak başındaydınız
her yolun sonunda kimsesiz evlerin içindeydiniz
kim bilir bir ömür, kim bilir
bazen yasamin devaminin getirilmesi icin asilmasi gereken engeldir. bazen de yasamin kendisidir, ne kadar dayanikli olsa da olunce yikilir. bazen de.. ayni anda hem yikilmasi gereken hem de ayakta durmasi gereken bir seydir, planlar, umutlar, gecmisler, beklentiler, gercekler gibi.
gozde buyutuldugunde ne kadar kalinsa o kadar ince, ne kadar yuksekse o kadar alcak, ne kadar dayanikliysa o kadar curuktur o duvar. yanindan gectikten sonra bakildiginda, beton zannedilenin aslinda kohne ahsap bir cit oldugu farkedilir. gozde buyutulup yanina yaklasilmadigi zamanda coktan curumeye baslamistir.
her mantigin cozemeyecegi cesitli duvarlar vardir. komplike dusunmek gerekir, zaman alir, beyini yorar, insani yorar. varsa onceki deneyimlerden de referans alinarak, basarili olmus metodlar ve realist bir bakis acisi kesin kosuldur. degistirilebilir olanlar ile oynanilmasi gerekir; fakat degistirilemez olanlarin etkisi oldukca buyuktur.
baska bir duvar, kult beyinlerin on yargilaridir. cesaretsizlikten, kendini koruma adina bilincsizce ve aceleyle orulmus yikilmasi sahibi tarafindan oldukca zordur. tehlikelidir, sizintilari kapatmak icin destek verilmeye calisilirsa kendi duvarini sizin duvariniza dayar, altinda kalinir.
beraber orulmeye baslanan bir duvar, ikizdir ve en saglam gibi gorunendir. fakat biri cekildiginde, oteki cok cabuk yikilir. yikan kisiyle beraber toplanmak istense de; bu hatali bir karar olabilir, yapimindan da uzun zaman alabilir.
varsayimlar kumu ve hayal gucu suyuyla uzun surede bitirilen bir duvar, gerceklerin sabah ruzgariyla aninda yikilir. beklentilerin taslari ve planlarin betonu saglam bir yapi olustursa da, oturdugu yer curukse devrilir. gecmisin betonlari ve gerceklerin demirleriyle, surekli bir insa aktivitesi gerektiren ve kademe kademe yukseltilen ve genisletilen bir duvar orme islemi bitene kadar ayakta kalir.
duvar, uzerinde sizinti olmamasi gereken yapidir; gerceklerin hayalleri, beklentileri ve umutlari gecirmemesi gerekir.
* peki amac butun yasam boyunca duvar ormek midir; yoksa bir duvari asarken sonradan karsilasilacak olanin nasil yikilacagini mi dusunmektir?
* hazirda var olan duvarlarin mimarisini kopyalamak ne kadar yararlidir; marjinal bir duvar ormek ne kadar zaman alir?
* baska duvarlar her zaman bir engel midir; yoksa gercek engellerin asilmasi icin deneyimlerin olusturdugu birer basamak midir?
* insan en fazla kac duvar orebilir, kac duvar asabilir, kendi duvarini asmasi gerekir mi?
* kisi duvariyla kedni isigini kapatir mi, duvarin arkasinda saklanmali mi?
* baskasinin duvarina yardim edilmeli mi; veya o ortak duvar ileride engel olur mu?
Tuncel Kurtiz'in Ali Emmi rolüyle adeta devleştiği, yılmaz güney'in en sert filmlerinden birisi. özellikle evlendirilip idam edilen iki mahkum ve çocuk mahkum şaban'ın ölümü en unutulmaz sahneler arasında yer alır.