duvar'in cekim oykusunu yilmaz guney su sekilde anlatmis: 'arkadas filminden beri tamamen benim yaptigim ilk film bu. kelimenin dar anlamiyla politik bir film yapmak istiyordum; propaganda yapmak, sloganlar haykirmak istemiyordum. istediğim; konunun gunumuz turkiye’si olmasi ve orda kalmasiydi. 1980 darbesinden beri 40 kadar olum cezasi infaz edildi, binlerce kisi halen hapiste; o halde hapishaneyi anlatmak bir yerde turkiye’yi anlatmak demekti, filme turkiye’yi koymak demekti.'
filmde olaylari dolayli olarak anlatma yolunu secmiş. hapishane gercegine onlarin gozuyle bakabilmek icin filmin can alici noktasina basta cocuklar olmak uzere yetiskinleri de koymus. filmin salt bir propaganda araci olarak degerlendirilmemesi icin sanatsal bir anlatim arayisina gitmis. duvar'da onceki filmlerindeki, hikayeyi zaman sirasina gore cekme metodu ile, herseyin onceden inceden inceye planlandigi senaryolar metodunun karisimini kullanmis. cok ayrintili, oldukca iyi planlanmis bir senaryoya sahip olmakla beraber, bu senaryonun esiri olmamaya calisarak, cekimler sirasinda degisikliklere gitmis.'
harika bir film mi, evet. içinde siktiri boktan siyasi mesajlar var mı, ona da evet.
cezaevlerinde yaşananlar gerçek, onları yaşatanlar da kesinlikle cezasız kalmamalı kabul.
devlet eliyle kendi insanlarına zulmetmemeli buna da ok.
çocuklara, kadınlara ya da düşünceleri nedeniyle yatan insanlara özellikle 80'lerde (ki hala var) iğrençlikler yapılmış mı, yes orraytt.
peki bunu insan hakları konusunda eleştirmek isteyen bir film yapılması, çok güzel.
ben de orada cafer senin ananı sikeyim ibnetor dedim mi. aynen.
peki bunlarda gösterilen samimiyete inanıyorum da her iğrenç sahnede atatürk büstleri, resimleri arkada, sürekli amcık ağızlı adamların yanında yöresinde türk bayrakları? pkk, bağımsız kürdistan yazıları? işte onlar olmamış dostlar. her devrimci düşünceye pkk ve kürdistan hayallerini eklemeseniz olmuyor sanki. devrimci düşünceyi (bilerek bu genel tabiri kullanıyorum, herkes anlasın diye) bu iki olgu ile kirletiyorsunuz bana kalırsa.
bir jean paul sartre eseri.
okumak daha kısmet olmadı ama bol bol varoluşçu felsefe barındırdığını az çok hatırlıyorum, ilk 10 sayfayı okuyup sonra kaldırıp atmıştım kitabı.
bir gün belki kaldığım yerden devam ederim.
Bazen yıkmak yerine merdivenle tırmanmayı seçersin. Tırmanırken, amacın olan kişi merdiveni yıkar. Ne kadar yüksekten düşersen, o kadar çok kırılırsın.
özlem tekin'in sesini en iyi kullandığı, pek bilinmeyen ve zamanın epey ötesinde şarkısıdır. hiçbir grubun cover yapmaya götü yemeyecek bir şarkıdır aynı zamanda.
çekimleri Fransa'da yapılmış bir yılmaz güney filmidir. bazı oyuncuların olanca yapmacıklığına rağmen izledikten sonra üzerimden kamyon geçmiş etkisi yaratmıştır.
ayrıca sabahattin ali'nin bir kısa hikayesine verdiği ad.
"Bir mahpusu dünya ile hiç alakası olmayan bir zindana kapamak ona en büyük iyiliği yapmaktır. Onu en çok yere vuran şey, hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında bulunmak, aynı zamanda ondan ne kadar uzak olduğunu bilmektir. On adım ötede en büyük hürriyetlere götüren denizi dinlemek ve sonra aradaki kalın kale duvarlarına gözleri dikerek bakmaya, denizi yalnız muhayyilede görmeye mecbur kalmak az azap mıdır?"
"Uçsuz bucaksız gökte bir kuğu gibi ağır ağır yüzen küçük beyaz bulutlar benden bir tek teselliyi: unutmayı alırlardı. Ve burada konuşulan şeyler hep eskiye, dışarıya ait şeylerdi. Sanki hiç kimse buraya girdikten sonra yaşamıyor, yahut hafızası bunu zapt etmiyordu. Buradaki hayattan bahsetmek lazım gelince de o kadar isteksiz anlatılırdı ki, insanda, söyleyene azap veren bu şeyleri susturmak arzusu uyanırdı. "
içinde bulunanın dışını da kaplayan olgu ve biraz da durum... Bir duvar gizliliği ve saklanmayı imler evvela. Dışında kalan her şey onun için duvarın ardıdır. Elbette bu tanımı yapan duvarın içinde kalan kişi için geçerlidir. Ve aynı kişi için duvarın ardı bir hayaldir ve o hayal genelde yeni bir duvardır.
zeynep casali'nin yeryüzüne gönderilme sebebi olan bir şarkı.
şarkının hikayesini fettah can anlatıyor:
Sezen Aksu ve Alper Narmanla birlikte yazdık, Duvarı... Sezen Hanım bir gün arayıp, "Zeynepe (Casalini) şarkı yapmamız lazım." dedi. Biz de gittik, Duvarın belli bir bölümü vardı elimizde. Sezenin de hoşuna gitti. iki, üç saat içinde şarkıyı bitirdik. Zeynep köşede oturuyordu, inanamadı.
hamiş: sezen aksunun bir açıkhava konserinde, hiç beklenmeyen bir anda,bu şarkıyı söylemesini hayal ediyorum senelerdir.
sartre'ın bir romanı. Birkaç öyküden oluşma hali vardır. Yani hikâyelerin arasına duvar örer üstad. Duvarların ardında görünmeyen insanlara nazire edercesine bu sefer duvar görünmez. Bir nevi intikam halidir bu yaptığı.
bir gün sezen aksudan dinlemek için can verebileceğim şarkı. biliyorum o bitmiş sesinle asla bu şarkının nakaratını okuyamazsın ama ''senin teninden önce duvarların var'' lafını senden duymak için razıyım o bitik sesine be kadın.
Bir çok yabancı ve amatör oyuncu barındırmasına rağmen, yılmaz güneyin en iyi filmidir. Film bir çok sansürsüz sahne içermektedir. Haneke filmlerinde olduğu gibi insanı rahatsız edici bir çok sahnesi mevcut. Filmin belgeseli de ayrı bir güzel. izlenmeli, izlettirilmeli...
Zeynep Casalini'nin 2004'te çıkardığı Nihayet albümünün ve tanınmasındaki en önemli şarkıdır. Söz-müzik: Sezen Aksu, Alper Narman, Fettah Can'a aittir.
bugun fazlasiyla ozlemini cektigimiz derecede siyasi cesaret iceren yilmaz guney filmidir. yakin dostu tuncel kurtiz onu bu filmde yanliz birakmamistir.