her yediğimde bana çengelköyde bir köşkün arka bahçesini hatırlatır çok sevdiğin ve bir daha göremeyeceğin koca bir ailenin tadı vardır dutta o balımsı lezzetten daha fazlasını taşır dut anılar gibi mesela.
Çocukluğumda dut ağacının altına genişçe bir bez serip ağacı silkerek bezin üstüne düşürüp yediğimiz, faydalı ve lezzetli bir meyve. Karadut ve beyaz dut olmak üzere iki çeşidi vardır.
ne zaman görsem ne zaman yesem aklıma tırtılları getiren yemiş. ufakken tırtıllara ters ters bakardım dut yüzünden. hareket etmeseler indireceğim mideye ama kımıl kımıl oynuyor şerefsiz. bir kere ölü tırtılı ısırmıştım ama. duttaki gibi fsık fsık fsık ederek küçük keseciklerden tatlı tatlı bir şeyler gelicek zannederken lastik gibi kopmayan tırtıla uzanan deneyim. hey gidi kuruçeşme botanik bahçesi.
mecidiyeköy ve çevresinin dut ağaçları ile dolu olduğu, bir şehir efsanesi haline gelmiştir.
seyyar satıcıların pazarlama şeklide ilginçtir.
iki kişinin taşıdığı bir tabla vardır. tablada düz bir kürek bulunur. "duuutt yiiii, ball yiii" diye hızlı hızlı dolaşırlar sokak aralarında.
hızlı dolaşmalarının sebebi dutun en fazla bir gün dayanabilen bir meyve olmasındandır.