tam 2 senedir hasretini çekiyorum. ne bir komşu yolladı ne başkası. manavlarda da hiç rastlamıyorum. anca geçtiğim yollarda yere düştüklerini gördükçe üzülüyorum. zamanı geçmeden yemek nasip olur inşallah.
Allah aratmasın ama en sevmediğim meyvedir. Kurusu müstesna.
Gözünüzü seveyim yol kenarına ekmeyin dut falan, sonra o dutlar yollara düşüp çiğneniyor. Kaldırımlar yapış yapış oluyor. ezmemek için sek sek oynayarak yürümek de cabası.
haziran aylarını kovalama sebebi.
dünyanın en harika meyvesi.
kocaman bir örtü ve yükseklik korkusu olmayan olsa da kırığı çıkığı göze alabilecek bi dut sevdalısı ile dut dibine gidilir. önce erişilebilen dallar paşaklanır. bu dallarda olmuş dutların bittiğine emin olununca, ağaca tırmanılır.
aşağıda en az üç kişinin gerdiği örtü ile beklenmektedir. yukarıdan komut verilir. açı ayarlanır. dala vurulur. dutlar patır patır dökülür. işlem ağacın dört bir tarafı dolanılarak sonlandırılır. o olgun dutlar örtüden leğenlere boşaltılır.
önce tek tek, sonra iradeyi bir kenara atıp avuç avuç yersiniz.
arada ağzınıza atacağınız osuruk böcekleri olacaktır. bu sizi yıldırmamalı. sapları da yeme hızınıza engel olmasın. yiyin gitsin. birkaç hafta içinde dut mut kalmayacak biliyorsunuz.
az önce yoldan gördüğüm bir ağaçtan koparıp yediğim meyvedir. sokaktan geçenler acaba ne yiyor ne yapıyor bu diye bakındılar önce, sonra biri dayanamayıp ne yaptığımı sordu:
-evlat ne yiyorsun böyle?
+dut yiyorum dayı gel sende ye..
dayı bir tane yedi ve ağaçta kalan diğer dutları da yemeğe başladı.. ağaçta dut kalmadı yahuu! bırak biraz biz yelim öğrenciyiz nasıl olsa..
15 gram civarında dut yenildikten sonra yavaş yavaş evin yolu tutulur..
edit: ağzı tatlandırmak için dut birebir bir meyve..