haziran aylarını kovalama sebebi.
dünyanın en harika meyvesi.
kocaman bir örtü ve yükseklik korkusu olmayan olsa da kırığı çıkığı göze alabilecek bi dut sevdalısı ile dut dibine gidilir. önce erişilebilen dallar paşaklanır. bu dallarda olmuş dutların bittiğine emin olununca, ağaca tırmanılır.
aşağıda en az üç kişinin gerdiği örtü ile beklenmektedir. yukarıdan komut verilir. açı ayarlanır. dala vurulur. dutlar patır patır dökülür. işlem ağacın dört bir tarafı dolanılarak sonlandırılır. o olgun dutlar örtüden leğenlere boşaltılır.
önce tek tek, sonra iradeyi bir kenara atıp avuç avuç yersiniz.
arada ağzınıza atacağınız osuruk böcekleri olacaktır. bu sizi yıldırmamalı. sapları da yeme hızınıza engel olmasın. yiyin gitsin. birkaç hafta içinde dut mut kalmayacak biliyorsunuz.
tam 2 senedir hasretini çekiyorum. ne bir komşu yolladı ne başkası. manavlarda da hiç rastlamıyorum. anca geçtiğim yollarda yere düştüklerini gördükçe üzülüyorum. zamanı geçmeden yemek nasip olur inşallah.
Köydeki evimizde balkonun çatısını oluşturan ağaç.
Başka bir koruma ihtiyacı duymadık koca bir dut ağacı evimizin balkonuna çatı oldu.
Çatıdan taze meyve koparıp yemek çok güzel bir şey sayın yazarlar.
her yediğimde bana çengelköyde bir köşkün arka bahçesini hatırlatır çok sevdiğin ve bir daha göremeyeceğin koca bir ailenin tadı vardır dutta o balımsı lezzetten daha fazlasını taşır dut anılar gibi mesela.