eskiden, tee ilkokuldayken beş ya da altı tane ipek böceğim vardı. her gün dut ağaçlarını yenilerdim. sonra koza yapıp kelebek olurlardı içimi garip bir hüzün kaplardı. ipek böceklerinin dut ağaçlarını yeyişi çok hoşuma giderdi. çok küçüktüm.
çocukluğumda tırmanlışlığım olan güzel ağaç.
üzerinden topladıklarım kadar tatlı dutları bir daha bulamadım iyi ki de bulamamışım çocukluğumdan eksilmesin bugünümde hatırlansın yeter.
katilim tarafından hediye edilmiş bir bıçaktır bu şarkı. öldürmeden önce bana yakınlaşmak için güzel zamanlar geçirtmiş, yakınlaşırken bıçak hediye etmiş bana. o da bu şarkı. sonra düşmanını ne kadar yakınına alırsan o derece zarar verir ya, işte onun gibi. bıçağı arka cebime koymuştum. aldı arka cebimden. sapladı kalbime. işte ala bu şarkıyı dinliyorum. burada geçen her şeyi bana yaşatıp öldürdü beni katilim. anısı kaldı şarkının amk.