bu ülkenin melekleri tarafından yine onlara yakışır bir biçimde öldürülmüştür. onlar yine melek olmaya devam edecekler ama evet. belki polise kurşun sıksa bugün kendisi ve düşündükleri daha çok kişi tarafından bilinirdi, anlaşılırdı da buralarda bazı gereksizler ahkam kesmezdi onun hakkında.
Tokat' ın Zile ilçesinde doğdu. Yüksek öğrenimini tamamlamak için "Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen" okuluna gitti. Fakat kızıllar bunu ona çok gördüler ve 23 Kasım 1970 yılında 22 yaşındayken onu şehit ettiler. Bu nasıl kindi Allah' ım, bu nasıl kin. "Dursun, kaldığı yurtta komünistlerin rahat vermemeleri üzerine eve çıkmaya karar verir. Bir ev bulur kendine, bir bodrum katı. Memleketine gidip kilim, yatak, sandalye, perde ve bir-kaç kap kacak alır ve Ankara' ya döner. O gün kilimini serer, yatağını koyar, tek odalı evinde tek penceresine perdesini asar ve evinin güzel olduğuna karar verir.
O akşam Dursun pek sıkıntılı uyur, erkenden uyanır, tekrar uyuyamaz. Okula gidip ders çalışmaya karar verir. Ve evden çıkar, bir simit alır, yiye-yiye yürür. Tarih 23 Kasım 1970, saat 07.30. Dursun başı önünde simit yiyerek yürüyor. Bir an bir sesle irkiliyor Dursun, bakıyor ki arkadaşları Selahaddin ve Hasan. Sohbet ederek yürümeye devam ediyorlar. Fakat peşlerine takılan 10 kızıldan haberleri yok. Bir anda çevreleri sarılıyor. Üçünün de kollarına giriliyor ve ayrı yönlere doğru götürülüyorlar.
Dursun' u da okulun 3. katına çıkarıyorlar. Dursun kapıdan içeri girmek istemiyor, fakat 5 kişiden biri Dursun' un sırtına bir tekme indirip odaya itiyor. işte üç gün süren işkence başlıyor. Dursun' un kırılmadık kemiği, patlamadık yeri kalmıyor ve en sonunda ağzından ciğerlerine bisiklet pompasıyla hava verilerek ciğerleri de patlatılıyor ve okulun 3. katının penceresinden aşağıya atılıyor. Ruhun Şad, Mekanın Cennet Olsun Ey Ülkü Yiğidi
üç gün boyunca ciğerlerine bisiklet pompasıyla hava basılıp daha sonra okulun camından aşağı atılarak öldürüldüğü iddia edilen ülkücü öğrenci.
akıl var mantık var.bu adamın ciğerlerine nasıl üç gün bisiklet pompasıyla hava basılıyor.ilk basılışta zaten adam ölür.harbiden desteksiz sallıyorsunuz yani.ama nasıl üç gün hava basılır bisiklet pompasıyla?böyle birşey olabilir mi?
ülkücülerin adına şehir efsaneleri uydurduğu birisidir.allah günahlarını affetsin.fakat bisiklet pompasıyla ciğerlerine hava basılması gerçekten saçmalığın dik alası,daniskası.
orospu çocuğu komünistler tarafından büyük bir işkence sonucu öldürülmüş ülkücü şehit. tokat'ın zile ilçesinden çıkmış yiğit. tek suçu vatanını sevmekti. onu da çok gördüler.
işkence edildikten ciğerlerine hava basılması sonucu ölmüş ve daha sonra pencereden atılmıştır. bugün ölüm yıl dönümü olan ülkücü.yine kardeşin kardeşi vurduğunun en açık örneğidir.
ciğerlerine bisiklet pompasıyla hava basılıp işkenceler gördükten sonra pencereden atılıp şehit edilen solcu komunist kişiliksiz insan düşmanları tarafından intihar ettiği hala söylenen kişidir. şehittir evet çünkü Allah'u teala buyurmuşlardır ki kim islam için ölürse şehittir. ikincisi evet görev başındaydı onun görevi öğrencilikti ve öğrenciyken öldürüldü..patlamış ciğerlerinde kanın durmayıp kanlı kefeniyle gömüldüğü vidyoyu izlediğimde gözyaşlarıma hakim olamadığım şuan bu yazıyı yazarken dahi aklıma gelen o babacan oyiğit dva adamıdır dursun onu anlatmaya benim dilim dönmez ve bu satırlar yetersiz kalır.
halen bile ağzından salyalar saçan zihniyet kendisine saldırmaktadır, sorarım sizlere bu insan vatanını sevmekten başka ne yapmıştır? denizler ve mahirler gibi adam da kaçırmamıştır ama bakıyorumda insanlar denizleri mahirleri vatansever diğer ülkücüleride vatan haini ilan ediyorlar buna sadece gülüyorum.
akşam akşam yine birilerine dert olan ülkü şehidi.suçun neydi dursun suçun üniversite
okumak için ankaraya gitmenmiydi suçun ülkücü olmakmıydı suçun nurhaka çıkıp askerle
çatışmaya girmemenmiydi?
geçen günlerde rahmetlinin ablasıyla ankara beşevlerde karşılaştım.o günleri hala unutamıyor.cenaze görüntülerinin
20 yıl sonra kendilerine çeken kişinin gönderdiğinide anlattı.yarasına basmak istememiş olacam ki yanından hemen
kaçmaya çalıştım.rahmetlinin eniştesi yani kendisinin kocasıda ordaydı.sanki o siyah beyaz fotoğraflardan gördüğüm
dursunu 2011 de yeniden görmüş gibi oldum.kabri nur mekanı cennet olsun.
bazı entel olmaya çalışan özentilerin deniz gezmiş böyle katledildi şöyle katledildi öyle insan diyerek hain bir insanı göğe çıkarırken o zamanlara ait gerçek bir vatansever insanın gözardı ettiği nurlu insan.Allah mekanını cennet etsin.
işkenceyle öldülüp, katillerin zamanın hükumetinin ardına gizlenerek kurtulduğu gariban anadolu çocuğu. babamla aynı mahallede büyümüş olması daha bir derinden üzmüştür beni.
deniz gezmiş hakkında 62 sayfa entry girilen sözlükte kendisi hakkında üç sayfa entry girilmesi ve bu üç sayfadan
birinin hakkında ki sallamasyonlarla dolu olduğu düşünülürse yetim kalmış bir anadolu evladı ve şehitdir.vakt-i
zamanında deniz gezmiş ve arkadaşlarının yaptığının onda birini yapsaydı ne biliyim bir banka soysaydı veya karakola
saldırsaydı veya da adam kaçırsaydı bugün kendisi daha çok biliniyor olurdu.bunuda halk için halka rağmen devrim maskesi
arkasına sığınarak yapsaydı belki bugün memleketi zile dışında da adına parklar çay evleri açılırdı.
işkenceyle öldürüldükten sonra tam 4 gün boyunca morgda dondurucuda bekletilmiş 5. gün otopsi yapıldıktan sonra cesedi defnedilmesi için memleketine gönderilmiştir. lakin 5 gün geçmesine rağmen toprağa verilirken kanı tazedir ve şıpır şıpır kefeninden toprağa damlamaktadır. 5 gün geçmesine rağmen bedeninden taze kan gelecek kadar gerçek bir şehittir. türk-islam ülküsü yolunda gerçek bir şehittir o.
bugün devlet bahçeli ve pornocu grubun başını çektiği kurtlar vadisi ülkücülüğüyle uzaktan yakından alakası yoktur bu büyük şehidin.
bundan tam 41 yıl önce (23 kasım 1970) bir grup kansız vatan haini tarafından türlü işkenceler yapılarak öldürülen yiğit ülkü eri. ruhun şad, mekanın cennet olsun.
